SKOLYOZ ve OMURGA HASTALIKLARI

Skolyoz, Kifoz, Spinal Stenoz, Lomber Disk Hernisi, Bel Kayması ve Boyun Fıtığı...

ERİŞKİNLERDE SKOLYOZ

Erişkin skolyozunun 2 ana nedeni vardır:

1) Çocukluk veya ergenlik çağında başlamış ve ilerlemeye devam eden ''Erişkin İdiopatik Skolyoz''

2) Omurgada zaman içinde yaşlanma ve bozulmalar ile oluşan ''Erişkin Dejeneratif Skolyoz''

Erişkin idiyopatik skolyoz'u çocukluk çağında ağrısız seyrederken erişkinlik dönemine gelindiğinde ağrı oluşturabilir. Hastalar zaman içinde gövdedeki denge bozukluğu ve deformiteleri kendileri farkeder. Bel ağrıları ve hareket kapasitesindeki azalmalar arttıkça hasta doktora başvurur. Faset eklemlerde bozulmalar nedeniyle şiddetli bel ve sırt ağrısı olabilir. Göğüs kafesindeki deformiteler nedeniyle hastalarda solunum sıkıntıları ortaya çıkabilir.

Erişkin dejeneratif skolyoz omurganın zamanla yaşlanıp, bozulmaların da eklenmesi ile oluşan skolyoz olarak tanımlanabilir. Genellikle 50 yaşın üstünde ortaya çıkar. 65 yaş üstü dönem en sık görüldüğü dönemdir. Osteoporoz yani kemik erimesi skolyoza neden olabilir veya skolyozun artmasına katkıda bulunabilir. Erişkin dejeneratif skolyoz en çok bel bölgesinde görülürken boyun ve sırt bölgesinde de görülebilir. Omurgadaki deformiteler nedeniyle hastalar zamanla oluşan omuz ve kalça eşitsizliklerini fark ederler. Bu bozulmalar sonucunda gövde yana ve öne doğru yatabilir. Gövdenin öne doğru yatması hastanın yaşam konforunu daha fazla bozduğu gösterilmiştir. Omurgadaki eğrilik omurgadan çıkan sinirlerin kanal içinde sıkışmasına neden olurken omurgadaki faset eklemlerdeki kalınlaşmalar da sinir sıkışmalarına katkıda bulunurlar. Bu da radikülopati yani sinir sıkışmasına bağlı bacak ağrısı ve kaslarda güç kaybı ve uyuşukluk yaratabilir. Omurgadaki bu bozukluklar zaman içinde bir omurganın altındaki omurgaya göre öne kaymasına (spondilolistezis) ya da arkaya kaymasına (retrolistezis) neden olabilir ve hastanın şikayetlerini ve sinir sıkışmalarını arttırıcı bir faktör olarak rol oynayabilir. Tanıda tüm omurgayı gösteren röntgenler, MR, bilgisayarlı tomografiler (BT) ve Elektro-tanısal testler (EMG) kullanılabilir.

Erişkin skolyozunun tedavisine karar verirken hastanın ağrısı, eğriliğinin derecesi, eğriiliğin ilerleyip ilerlemediği göz önünde bulundurulacak başlıca faktörlerdir.

Tedavide ilk olarak cerrahi dışı yöntemler tercih edilir. Bunlar fizik tedavi uzmanının eşliğinde çeşitli fizik tedavi yöntemleri uygulanırken aynı zamanda ağrı kontrolünde ağrı kesiciler de verilebilir. Ayrıca özellikle faset eklemlerdeki ya da sinir basısı sonucu olan irritasyon ve yangıyı gidermek için non-steroidal anti-inflamatuar (NSAİİ) ilaçlar da tedaviye eklenebilir. Bu hastalara transforaminal epidural steroid enjeksiyonları ve faset eklem enjeksiyonları da iyi bir tedavi alternatifidir. Bu tedavilerin sıralamasına karar verirken hastanın bulguları göz önüne alınır.

Erişkin skolyozda cerrahi tedavi endikasyonları şunlardır:

- "Ağrısı olsun ya da olmasın ilerleyici skolyoz
- "Uygulanan cerrahi dışı yöntemlere rağmen ağrısı devem eden ve belirgin fonksiyon kaybı olan hastalar
- "Skolyozla beraber spinal dar kanal'ı olup, sinir basısına bağlı olarak idrar ve büyük abdestini tutmada sıkıntı yaşayan hastalarda cerrahi tedavi ön planda düşünülür.

Erişkin skolyozdaki cerrahiler genç hastalardaki skolyoza göre daha komplike ameliyatlardır. Ameliyat süreleri ve uygulanması gereken işlemler daha fazla olabilir ve özellikle yaşlı hastalarda eşlik eden kalp akciğer hastalıkları, diyabet ve kemik erimesi gibi problemler işlemi daha zor hale getirebilir. Ancak hastaların elektif şartlarda bu cerrahilere iyi olarak hazırlanması ile çok iyi sonuçlar alınabilmektedir.

Cerrahi tedavide genellikler sinirlerin üzerindeki basıyı ortadan kaldırıp (dekompresyon) eğriliğin dengeyi sağlacak kadar düzeltip (enstrümentasyon) , omurgayı dondurma (füzyon) işlemi uygulanır. Dekompresyonun ve enstrümentasyonun hangi seviyelerde ne ölçüde yapılacağına hastanın şikayetlerinin değerlendirilmesi ve bası altında olan bölgelerin cerrahi öncesi MR ve bilgisayarlı tomografi ile belirlenmesi sonrası karar verilir. Bu hastalarda uygun vakalarda yukarıda sayılan işlemler ''Minimal İnvazif Omurga Cerrahisi'' yöntemleri ile küçük kesiler yardımı ile yapılabilmektedir.