Skolyoz omurganın sağa ya da sola eğriliğine verilen genel isimdir. Sağlıklı bir omurgaya arkadan bakıldığında tüm omurlar aynı doğrultuda görülür. Herhangi bir nedenle bu dizilimin bozulmasına ve anormal bir eğriliğin ortaya çıkmasına ''skolyoz'' adı verilir.
Nedenleri: Skolyoz çok çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilmektedir. Mesela spastik çocuklarda ya da çocukluk çağında felç geçirenlerde görülmektedir. Ancak en sık karşılaşılan skolyoz tipleri daha çok 10'lu yaşlarda ortaya çıkan ve nedeni hala tam olarak bilinmeyen (idiyopatik) grupta görülen skolyozlar ile anne karnındaki etmenler nedeniyle ortaya çıkan ve doğuştan itibaren bulgu veren doğumsal (konjenital) skolyozlardır. İdiopatik skolyozun nedenini tam olarak bilinmemektedir. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalarda bazı genetik faktörlerin rol oynadığı ortaya konulmuştur. Konjenital skolyoza ise gebelik sırasında geçirilen enfeksiyonlar, şeker hastalığı, bazı vitamin eksikliklerinin neden olduğu düşünülmektedir.
En sık görülen skolyoz sebepleri şunlardır:
1) İdiyopatik (nedeni bilinmeyen) skolyoz. Daha önce düzgün olan bir omurgada, bilinmeyen bir nedenle ortaya çıkmaktadır. En sık görülen nedendir.
İdiyopatik skolyozun alt sınıfları: İdiopatik skolyoz, gelişmeye başladığı yaşa göre tanımlanır. Her yaş grubunun tedaviyle ilgili kendine has özellikleri ve zorlukları vardır.
- İnfantil başlangıçlı idiopatik skolyoz: 0-3 yaş
- Jüvenil başlangıçlı idiopatik skolyoz: 4-9 yaş
- Adolesan başlangıçlı idiopatik skolyoz: 10-18 yaş arasında görülür.
2) Doğuştan (konjenital) skolyoz: Bu durum genellikle omurgadaki bir kusura ve birbirine kaynamış kaburgalara bağlıdır.
3) Nöromüsküler skolyoz: Polio (çocuk felci), serebral palsi veya kas distrofisi (erimesi) gibi durumlara bağlı oluşabilir.
4) Nörofibromatozis: Kemik ve yumuşak dokuları tutan bir hastalıktır. Skolyoz sıklıkla eşlik eder.
5) Romatizmal hastalıklar
6) Bağ dokusu hastalıkları: Osteogenezis imperfakta, Ehlers Danlos, Marfan sendromu gibi hastalıklar nedeniyle oluşur.
7) Omurga kırıkları sonrası da skolyoz gelişebilir.
8) Omurga enfeksiyonları sonrası gelişen skolyoz
9) Metabolik hastalıklar: Morquio, Gaucher hastalığı gibi hastalıklar.
10) Sendromik hastalıklar: Bir çok genetik sendromik hastalık sonrası da skolyoz oluşabilir. Sendromik hastalığı olan bireylerin skolyoz açısından sıkı takip altında olması gerekir.
Görüldüğü gibi skolyoza neden olan bir çok durum vardır. Hastaların takipleri ve tedavileri de altta yatan hastalığa göre değişkenlik gösterir.
Ülkemizde 12-14 yaş arası çocuklarda yapılan taramalarda omurga eğriliklerinin % 2-3 oranında görüldüğü saptanmıştır.
Belirtileri: Skolyoz, büyüme çağındaki çocukların geleceğini tehdit eden bir hastalıktır. Hastalık erken saptandığında tedavisinde yüksek oranda bir başarı elde edilebilmektedir. Ancak zamanında teşhis edilemeyen omurga eğrilikleri ilerlemişse, çocukların normal gelişimini engellemektedir. Erişkinlik döneminde; bel ve sırt ağrıları, kalp ve akciğer fonksiyon bozuklukları görülmektedir. Skolyoz, dikkatli bir göz tarafından farkedilebilmektedir. Skolyozun erken dönemlerinde genellikle bir yakınma yoktur. Bu nedenle tanı genellikle tesadüfen konulur. Genellikle ilk bulgu görüntü bozukluğudur. Kötü duruş şekli, bir omuzun diğerinden yukarıda durması, bir tarafta belirginleşen kürek kemiği çıkıntısı, elbiselerin tam olarak vücuda oturmaması (kızlarda etek ya da elbise çizgilerinin asimetrik olması) çoğu zaman aile veya öğretmenleri tarafından fark edilir. Skolyozun saptanmasında en kolay yollardan biri öne eğilme muayenesidir. Dizlerini bükmeden her iki eli ile yere değmeye çalışan öne eğilmiş çocukta kaburga çıkıntısı, kalça veya belde asimetri olması skolyozu akla getirmelidir. Bu şikayetle gelen hastalarda genellikle skolyoz tespit edilmektedir.
Tedavi: Omurga eğriliklerinin tedavisinde amaç kozmetik olarak düzgün, dengeli ve ağrısız bir omurga yapısı sağlamak ve oluşabilecek ek sorunları önlemektir. Erken tanı, eğriliğin daha çocuk küçükken saptanması ve gerekli önlemlerin alınması ile ilerlemenin önüne geçilmesini sağlar. Tanı ve tedavide her hasta bireysel olarak değerlendirilmelidir. Yani her hastanın tedavisi kendine özgüdür. Skolyozun seyri hastadan hastaya değişkenlik göstermektedir. Skolyoz ilerleyebilir, aynı derecede kalabilir veya düzelebilir. Tedaviyi belirleyen ana faktörlerden biri, bu sürecin öngörülmesidir. Genel olarak skolyozun küçük yaşta ortaya çıkması, iskelet olgunlaşmasının derecesi, çift eğrilikler, eğrilik açısının fazla olması, hastalığın ilerleyebileceği konusunda uyarıcı olabilir. Bu hastalar daha yakın izlenip, daha yoğun tedavi alırlar. Dolayısı ile skolyozlu bir çocuk düzenli aralıklarla konunun uzmanı bir hekim tarafından kontrol edilmelidir.
Skolyozda tedavi skolyozun tipine ve büyüklüğüne göre değişiklik gösterebilmekle beraber en sık uygulanan tedavi seçenekleri şunlardır:
1) Gözlem: 20 derecenin altında ve iskelet gelişimi tamamlanmaya yakın hastalarda sadece gözlem ve belirli aralıklarla kontrol yeterlidir. Gözlem hasta iskelet sistemi gelişimini tamamlayıncaya kadar sürer.
2) Korse Tedavisi: Korsenin amacı eğimin artışının engellenmeye çalışılmasıdır. Korse özellikle eğimin 25 derecenin üstünde olduğu ve büyümenin devam ettiği çocuklarda etkilidir. Korse etkisi 40 derece üstü eğriliklerde ve iskelet gelişimi tamamlanmasına uzun yıllar olan çocuklarda azalmaya başlar.
3) Cerrahi Tedavi: Eğim 40-45 derece üzerinde ve çocuk hala büyüyorsa cerrahi kaçınılmazdır. 50 derece üzeri eğrilikler büyüme sona erdikten sonra da artmaya devam eder. Bu sebeple ilerideki komplikasyonları önlemek ve kozmetik sonuçlar açısından cerrahi uygulanmaktadır. Bazı erken başlangıçlı ve konjenital skolyozlarda eğim 50 dereceye gelmeden önce de cerrahi tedavi uygulanabilmektedir.