ÇOCUK ORTOPEDİSİ

Onlar bizim her şeyimiz...

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ
(DOĞUŞTAN KALÇA ÇIKIĞI)

Gelişimsel kalça displazisi (GKD), kalçayı oluşturan yapıların anne karnında oluşumları sırasında normal olmalarına karşın, çeşitli nedenlerle sonradan yapısal bozulma gösterdiği dinamik bir bozukluktur.

Doğuştan kalça çıkığı, doğuştan femur başının asetabulumun dışında olması olarak tanımlanmakta idi. Ancak kalça çıkığının her zaman doğumsal olarak ortaya çıkmaması nedeniyle "doğuştan kalça çıkığı" yerine bugün artık "gelişimsel kalça displazisi (GKD)" terimi kullanılmaktadır. Hastalık dinamik bir süreç göstermekte ve çocuk büyürken çeşitli etkenlerin varlığında kendiliğinden düzelebilmekte ya da daha az olasılıkla kötüleşebilmektedir. GKD terimi hastalığın bilinen tüm şekillerini (tam çıkık, tam olmayan çıkık, displazi) içerir. Tam çıkık (dislokasyon), kalça ekleminde femur başının asetabulumu tümüyle terkettiğini, tam olmayan çıkık (sublüksasyon) femur başının asetabulumu kısmen terkettiğini, displazi ise femur başının yerinde olduğunu, ancak onu örten asetabulum'un yetersiz olduğunu tanımlamak için kullanılır.

Tanı: Yenidoğan döneminde fizik muayene çok önemlidir. Ortolani ve Barlow testleri en sık kullanılan fizik muayene yöntemleridir. Tek taraflı GKD'de ise abduksiyon yani kalçanın yana doğru açılmasında diğer tarafa göre kısıtlılık ve kasık-uyluk cilt katlantılarındaki eşitsizlik de tanı da önemli bulgulardır. Yenidoğan kalçası ağırlıklı olarak kıkırdak yapıda olduğu için röntgenle değerlendirmek zordur. Bu dönemde GKD varlığını en iyi kalça ultrasonografisi (USG) ortaya koyar. Radyolojik tanıda yaşamın özellikle ilk 6 ayında kalça USG altın standarttır. GKD tanı ve izleminde pelvis röntgeni son derece önemlidir ve 6 aydan sonra altın standarttır. Bu röntgen üzerinde yapılacak değerlendirmeler tanıda çok değerli bilgiler verir.

Tedavi: GKD tedavisinde amaç en kısa sürede kalça eklemini anatomik olarak yerine oturtmak, bunu sürdürerek kalça ekleminin normal gelişimini sağlamak, oluşabilecek kalıcı hasarları gidererek hastaya yaşam boyu işlevsel bir kalça eklemi sağlamaktır. Tanı ne kadar geç konursa yapılacak girişimlerin karmaşıklığı ve komplikasyon riski o kadar artarken, başarı şansı o kadar düşer. GKD tedavisinde özellikle yaşamın ilk 2-3 ayı altın dönemdir. GKD'de tedavinin amacı; normal anatomik yapıyı ve fonksiyonu sağlamaktır. Bunun için tam bir redüksiyon sağlamak ve yeterli stabilite oluşuncaya kadar korumak gerekir. Çıkık ve yarı çıkık kalçalarda, kemik ve yumuşak doku patolojilerinin belirgin olmadığı erken dönemlerde, cerrahi dışı yöntemlerle tam bir redüksiyon sağlamak olasıdır. Ancak patolojik değişikliklerin belirginleştiği geç dönemlerde, tam bir redüksiyon için cerrahi müdahale gerekir. Onsekiz aydan önce, kalça ekleminde kapalı veya açık yöntemle tam bir redüksiyon sağlanarak bu pozisyonun yeterince sürdürülmesi halinde, problem çoğu kez kendiliğinden düzelmektedir. Yaşamın ilk 6 ayında kalçaya basitçe pozisyon verme ile redüksiyon sağlanır. Bu dönemde redüksiyonu korumak için en sık kullanılan yöntem Pavlik bandajıdır. Basit pozisyon verme ile tam redükte olmayan kalçalar, genel anestezi altında redükte edilerek pozisyonu gövde ve bacakları içine alan bir alçı ile devam ettirilir. 6-18 ay arasında ise, genel anestezi altında yapılan redüksiyon ve alçı ile tedavi sağlanabilir. Ancak bebeğin büyümesi ile konservatif yöntemler yetersiz kalır ve sıklıkla cerrahi redüksiyon gerekli olur. Geç dönemde, özellikle 18 aydan sonra, redüksiyon pozisyonunun uzatılması hem uzun süreli tespite bağlı sakıncalar doğurmakta, hem de kalçanın kemiksel gelişimi üzerinde yeterli uyarıyı sağlamamaktadır. Bu nedenle 18 aydan sonra kalçanın anatomik, fizyolojik bütünlüğünü sağlayan kemik düzeltme ameliyatlarının uygulanması gerekir. GKD'nin tedavisi sırasında, özellikle abartılı alçı pozisyonlarına bağlı gerilme ile veya cerrahi travmaya bağlı olarak femur başını besleyen damarların zedelenmesi en önemli komplikasyondur. Çok seyrek olmayan bu durum sonucunda femur başında avasküler nekroz meydana gelir.

Tedavi Sonrası Takip: İster bandajla, ister ameliyat ve alçı ile tedavi edilmiş olsun GKD'li tüm bebekler büyüme çağının sonuna kadar mutlaka takip edilmelidir. Çocuğun büyüme ve gelişme çağı boyunca geçireceği değişim önceden tahmin edilemez. Bazı durumlarda kalçalar yeterli gelişmez, çocukluk döneminde herhangi bir aksamaya neden olmaz, dışarıdan anlaşılamaz ve problem 18-20 yaşından sonra ortaya çıkarsa kolay tedavi şansı yitirilmiş olup, çok büyük ameliyatlara gerek olabilir. Bu nedenle çocukların takibi büyüme sonlanıncaya kadar hiçbir şikayeti olmasa da sürdürülmelidir.