ERİŞKİN ORTOPEDİSİ

Yaşam kalitenizden ödün vermeyin…

SPOR YARALANMALARI VE DİZ CERRAHİSİ

MENİSKÜS YIRTIKLARI VE TEDAVİSİ

Menisküs Nedir?

Menisküsler diz eklemini oluşturan kemiklerin arasındaki hilal şeklinde kıkırdak benzeri yapılardır. İç ve dış menisküs olarak iki parça halinde bulunurlar. Ekleme gelen ağırlığın taşınmasını, yükün uyluktan bacağa iletilmesini sağlarken aynı zamanda aşırı yükün eklem kıkırdaklarına zarar vermesini engellerler. Kaval kemiği ve uyluk kemiği arasında yer alır.

Anatomik olarak kapsüle bağlıdırlar. Kapsül tarafında kanlanma daha çoktur. Bu yüzden bu bölgeye kırmızı zon denir ve iyileşme potansiyeli daha yüksektir. Ekleme yakın taraf olan bölümü ise beyaz zondur. Beyaz zon kanlanması daha azdır ve eklem sıvısından beslenir.

Kanlanması az olan bu bölümün iyileşme potansiyeli daha azdır. Bu yüzden ameliyat esnasında kapsüle yakın bölgedeki hasarlar onarılmaya çalışılır. Kanlanması ve beslenmesi bozulmuş beyaz zondaki dejeneratif hasarlar debridman yöntemi uygulanır ve tamir uygulanmaz. Menisküs yırtıklarının tedavisinde ilaçlar, fizik tedavi, rejeneratif ortopedi yöntemler ve diz artroskopisi gibi yöntemler kullanılır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

ÖN ÇAPRAZ BAĞ YARALANMALARI

Ön Çapraz Bağ Nedir?

Ön çapraz bağ diz ekleminin içinde, uyluk kemiği ve kaval kemiği arasında bulunur. Bu bağ dizin stabilitesinde önemli rol oynar.Kaval kemiğinin uyluk kemiği altında öne kaymasını engeller. Bu yüzden bu bağ yaralandığı zaman hastalar klinik olarak dizim öne kayıyor gibi hissediyorum şeklinde yakınmalar olur. Bu bağ yaralanması sonucunda dizde boşluğa basma ve güvensizlik hissi oluşur. Bu klinik şikayetlerin düzelmesi için de bu yaralanmanın tedavi edilmesi gereklidir.

Bu klinik şikayetlerin az hissedilmesi ve dizi korumak için kuadriseps kasının kuvvetlendirilmesi gereklidir. Bu bağ yaralanma sırasında beraberinde menisküs yırtıkları ve kıkırdak hasarıda görülebilir. Travma esnasında bu yapılar hasar görmemişse bile orta uzun vadede dizin stabilitesi bozulduğu için eklem içi yıpranmalar başlar. Ön çapraz bağ kopması ile ilgili klinik şikayetlerin düzelmesi için ve uzun vadede eklemi korumak için bu bağın rekonstrüksiyonu gereklidir. Ameliyatta dizin iç tarafında bulunan tendonlar yapılan küçük bir kesi ile alınarak eklem içerisine normal anatomik pozisyonuna yerleştirilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

DİZ İÇ YAN BAĞ (MEDİAL KOLLATERAL LİGAMENT) ZEDELENMESİ

Dizde görülen en sık bağ yaralanması diz iç yan bağ zedelenmesidir. 1. derece yaralanmalar genellikle gözden kaçabilir. İç yan bağ yaralanmaları en sık ön çapraz bağ yaralanmaları ile birlikte olur.

En sık dizin dış kısmına alınan darbe sonucu olur. Dizin iç kısmında (dizlerinizin birbirine bakan tarafında) ağrı, şişlik, yürüme güçlüğü, bazı 3. derece yaralanmalarda dizde kilitlenme gibi ciddi belirtiler iç yan bağ yaralanmalarında görülen belirtilerdendir.

Diz iç yan bağ yaralanması fiziki muayene ve MR görüntüleme sonucu teşhis edilir. Diz iç yan bağ yaralanmaları şayet izole yaralanma ise yani dizde başka yaralanma yok ise çoğu zaman istirahat, dizlik kullanımı, fizyoterapi ve ultrason altında PRP iğnesi gibi ameliyat dışı yöntemler ile tedavi edilir.

Bazı izole 3. derece iç yan bağ yaralanmaları ameliyat gerektirebilir. Ön çapraz bağ ile birlikte olan iç yan bağ yaralanmaları çoğu zaman ameliyat ile tedavi edilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

DİZ İÇ YAN BAĞ (MEDİAL KOLLATERAL LİGAMENT) ZEDELENMESİ

Kondromalazi Patella Ne Demektir?

Kondromalazi Patella, diz kapağı (patella) altındaki kıkırdağın yumuşaması ve bozulması anlamına gelir. Kondromalazi kıkırdakta bozulma, patella diz kapağı demektir.

Kondromalazi Patella Nedir?

Kondromalazi patella, diz kapağı eklemindeki kıkırdak hasarından kaynaklanan dizin ön tarafında ağrı ile karakterize bir durumdur. Diz kapağı eklemi, diz kapağı (patella) ve uyluk kemiğinin oluğu olan troklea arasında bir eklemdir.

Patellafemoral eklem de denir. Her iki kemiğin eklem yüzeyleri kıkırdak ile kaplıdır. Kondromalazi patellada kıkırdak hasarı diz kapağının ve diz kapağının uyluk kemiği ile eklemleştiği troklea adlı yapıda olabileceği gibi çoğu zaman diz kapağının (patella) kıkırdak yüzeyinde olur.

Kondromalazi veya kıkırdakta hasarın anlamı erken diz eklemi kireçlenmesi oluşumudur. Kıkırdak yüzeyindeki herhangi bir hasar türü, eklem kireçlenmesinin erken başlamasına neden olabilir.

Kondromalazi patella, genellikle quadriceps kası zayıflığı, yanlış egzersiz teknikleri ya da aşırı yüklenme sonucu oluşur. Merdiven inip çıkarken ağrı ya da uzun süre oturma sonrası ağrı bu durumun tipik belirtileridir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

DİZDE PLİKA SENDROMU

Plika sendromu, diz ekleminin içerisinde bulunan plika adı verilen zarların iltihaplanması veya tahriş olması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Genellikle sporcular ve fiziksel olarak aktif bireylerde görülen bu rahatsızlık dizde, özellikle dizin önünde ve orta hattın iç tarafında ağrı ve rahatsızlık hissine neden olur.

Plika sendromu, yürüme, koşma, merdiven inip çıkma gibi faaliyetleri yaparken dizin hareketi sırasında sürtünme veya sıkışma ile tetiklenir ve zamanla günlük aktiviteleri kısıtlayıcı bir hale gelebilir.

Plika sendromu çoğu zaman fizyoterapi uygulamaları ve ultrason altında plikanın içine yapılan kortizon iğne tedavisi ile iyileştirilebilir.

Ayrıca Plika ameliyatı ameliyat dışı yöntemler ile tedavi edilemeyen hastalarda oldukça etkin bir yöntem olup kapalı ameliyat, diz artroskopi ile yapılır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

DİZ KAPAĞI ÇIKMASI

Diz Kapağı – Patella Çıkması Nedir?

Diz kapağı çıkması, diz kapağının normal hareketi aşağı ve yukarı yöndedir, diz kapağı başka tarafa hareket etmez. Bununla birlikte diz kapağının dizin iç kısmına ya da dış kısmına doğru bir hareketi yoktur. Ancak diz dönmesi gibi anormal bir diz hareketiyle dışa doğru çıkabilir. Bu durum diz kapağı- patella çıkığı olarak adlandırılır.

Diz kapağı (patella), bacağın bükülmesini ve düz pozisyona getirilmesini sağlayan en önemli yapıdır. Bununla birlikte Diz kapağının normal konumu dizin önünde olup uyluk kemiğinin troklea adlı oluğumsu yapısı ile eklem yaparak, dizin bükülmesi ve düz pozisyona gelmesi hareketlerinde aşağı yukarı yönde hareket eder. Diz kapağı çıkığında diz kapağı bu oluktan (troklea) dışa doğru çıkar.

Dizin instabilitesi, diz kapağının tekrar tekrar yerinden çıkmasına yol açabilir ve bu durum bağ yaralanmaları ve kıkırdak hasarı gibi ciddi sorunlara neden olabilir. Lateral patellar çıkık en sık görülen tiptir ve genellikle spor yaralanmaları veya düşmeler sonucu ortaya çıkar.

Medial patellofemoral ligament (MPFL) zayıflığı da patella çıkığının önemli sebeplerinden biridir. Bu rahatsızlığın tedavisinde ise fizik tedavi, ortopedik cerrahi ve rehabilitasyon önemli rol oynar.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

OSTEOKONDRİTİS DİSSEKANS

Osteokondritis Dissekans Nedir?

Osteokondritis dissekansta, diz eklem kıkırdağının bir alanında kıkırdak yüzeyin altındaki kemiğin (subkondral kemik) kan akımı genetik nedenle bozulur. Kıkırdağın beslendiği kemikteki kan akımı bozulması, o bölgede kıkırdak ölümüne sebep olur. Ölen kıkırdak çoğu zaman altındaki kemik ile birlikte kopup, serbest halde diz eklemine düşerek, eklem faresine dönüşür.

Osteokondritis Dissekans Neden Olur?

Osteokondritis dissekansın anne karnında embriyolojik gelişim esnasında dizdeki kıkırdak yüzeyin bir bölgesinde kıkırdak altı kemiğin kan akımının bozulması sonucu oluşur. 20’li yaşlara kadar hiç belirti göstermeyebilir.

Özellikle Osteokondritis Dissekans 20-30’lu yaşlarda dizde ağrı, şişlik gibi belirti vermeye başlar.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

DİZDE KIKIRDAK ZEDELENMESİ VE AMELİYATI

Kıkırdak Nedir?

Kıkırdak eklemlerimizi ve kemiklerimizi koruyan güçlü ve esnek özellikleri olan bağ dokusudur. Vücudumuzun neresinde ise bulunduğu yerde amortisör görevi görür. Eklemlerimizdeki kıkırdak sürtünmeyi azaltarak, yürürken, oturup kalkarken, koşarken yani eklemlerimizi kullandığımızda eklem yüzeylerinin birbirine sürtünüp aşınmasını engeller.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

TROKLEAR DİSPLAZİ

Troklear Displazi Ne Demektir?

Diz kapağımız diz ekleminde uyluk kemiğinin alt ve ön tarafı ile eklem yapar. Diz kapağının (patella) uyluk kemiği ile eklem yaptığı bu yapıya Troklear oluk adı verilir. Troklear oluğun normalde şekli V harfi şeklindedir.

Troklear Displazi olan hastalarda ise V şekli düz olmaya yakın hatta bazı hastalarda ters V şeklindedir. Sonuç olarak troklear oluğun derinliği azalmıştır. Diz kapağı normal oluktan kayarken düzgün bir şekilde kayamayacaktır. Diz kapağı ile oluk arasında anormal bir temas olacaktır. Bu durum diz kapağının yerinde durmasında sorunlara yer açarak; diz kapağının altındaki kıkırdak yüzeyde, trokelar oluktaki kıkırdak yüzeyde aşınmalara, hatta diz kapağı çıkığı ile sonuçlanabilecek patellar instabilitelere yol açar.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

DİZDE SİNİR SIKIŞMASI – PERONEAL SİNİR SIKIŞMASI

Peroneal sinir tuzaklanması, peroneal sinirin dizin dış yan tarafında bulunan fibula boynu seviyesinde diz dış ve arka kısmından dizin ve bacağın ön tarafına geçerken sıkışmasıyla ortaya çıkan ve bacak ile ayakta çeşitli şikayetlere yol açan bir durumdur.

Peroneal sinir sıkışması genellikle kendiliğinden, travma veya fibula boynu çevresindeki gangliyon kistlerinin basısı nedeniyle gelişebilir.

Hastalar, bacağın dış kısmında uyuşma, karıncalanma veya zayıflık gibi belirtiler yaşayabilir. Peroneal sinir sıkışmasının doğru teşhisi ve tedavisi için ayrıntılı bir fizik muayene şarttır, çünkü bu şikayetler bel omurgasındaki problemlerden de kaynaklanabilir.

Erken teşhis ve uygun tedavi, hastaların günlük yaşamlarına ve hareket kabiliytlerine hızlıca geri dönmelerine olanak sağlar.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

AYAK VE AYAKBİLEĞİ CERRAHİSİ

HALLUKS VALGUS (AYAK BAŞPARMAK ÇIKINTISI)

Halluks Valgus ya da ayak başparmak çıkıntısı kadınların büyük çoğunluğunda görülen ve ayak başparmağının içeri doğru dönmesi ile birlikte birinci parmakta bulunan tarak kemiğinin dışarı doğru çıkıntı oluşturduğu deformiteye verilen isimdir.

Ayağın birinci parmağında meydana gelen bu deformite hastalarda ayakkabı giymede zorluk ve bu problemin görüldüğü kişilerde ayakkabı içerisinde ayak başparmaklarında meydana gelen çeşitli ağrı ve hareket kısıtlılığının ortaya çıkmasıyla görülen bir tablodur.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

HALLUKS RİGİDUS (SERT AYAK BAŞPARMAĞI)

Ortopedi ve travmatoloji de ayak baş parmağının eklem yapısını bozan artritlerin oluşturduğu hastalıklara Halluks Rigidus adını veriyoruz. Birinci parmak eklemi ya da diğer ismi ile metatarso falangel eklem normal yürüyüş esnasında öne ve arkaya hareketi sayesinde eklem yüzeyi ile beraber yük dağıtma görevini görür. Bu eklemin yüzeyini kaplayan kıkırdak herhangi bir şekilde rahatsızlıklardan dolayı zarar görecek olursa eklem hareket kaybı oluşur.

Halluks Rigidus da eklem kıkırdağının bozulması ile beraber hareketsizlik ortaya çıktığı için hastalar genellikler birinci parmak ekleminde ortaya çıkan hareket kısıtlılığı, ağrı ve şişlik gibi şikayetler ile doktora başvurur. Hastalık genellikle 40 yaş üzerindeki kadın ve erkeklerde görülür.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

MORTON NÖROMA (SİNİR KALINLAŞMASI)

Morton Nöroma (Sinir Kalınlaşması) Nedir?

Ayaklarımız insanın en önemli organlarından biri iken, gün boyunca bütün yükü taşımakta ve pek çok sinir noktasını barındırmaktadır. Ayaklarımız, arka topuk kemiği ile aşık kemiğinden oluşmaktadır. Ayağın ile bacak bağlantı noktasıda aşık kemiğidir. Ayağımızda oluşan basınç sonucu ayak ve parmaklarda, bazı rahatsız, acılı ağrılar oluşmaktadır. Ayak ve genelde parmaklarda görülen; Morton Nöroma ise ayak parmaklarda meydana gelen sinir sıkışmalarıdır. Büyük kasılma ve acı ile kişiyi rahatsız eder. Genelde dar kalıp ayakkabılar ve yüksek topuklu ayakkabılar sonucu oluşmaktadır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

ÇEKİÇ PARMAK

Çekiç parmak, el ve ayak parmaklarında görülen bir hastalık olarak bilinmektedir. Basit önlemlerle kontrol altına alınabilen çekiç parmak, tercih edilmesi durumunda ameliyat ile de tedavi edilebilir. Ayakta baş parmakta sıklıkla görülen çekiç parmak hastalığı, ikinci ve üçüncü parmaklarda da görülebilir. Ayak parmağının kıvrılması ve pençe görünümünü alması ile aşırı ağrılı bir süreç başlar.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

EDİNSEL DÜZ TABANLIK

Edinsel Düz Tabanlık Nedir?

Edinsel düz tabanlık ayak iç kavisi ayağın yürüme esnasında yaylanmasını sağlamakla görevli olan en önemli anatomik yapılardan birisidir. Ayak iç kavisini oluşturan muhtelif tendon ve bağ yapıları mevcuttur. Anne karnından çıkışta bu yapıların düzgün olarak hayata başlaması ayağın kavisinin iyi yaylanması ve yükü iyi dağıtabilmesini belirleyecektir. Bu hastalıklar da özellikle 50 yaşından sonra bu kavisi oluşturmakla görevli olan yapıların görevini yerine getirememesi sonucunda kavisin çökmesi ile ortaya çıkan tabloya edinsel düz tabanlık adını veriyoruz.

Bu tabloda romatizmal hastalıklar, diyabet, geçirilmiş travmalar, ayak bileği kırıkları gibi bazı problemler rol oynamaktadır.

Tibialis posterior tendonu adı verilen ayağın kavisini desteklemekle görevli en güçlü tendonlardan birisi olan bu Tibialis posterior tendonunun bu rahatsızlıklar sonucunda görevini yeteri kadar yerine getirememesiyle bir düz taban tablosu ortaya çıkar.

Bu tablo ilerleyici bir özelliğe sahiptir bu hastalıkta erken tedavi yöntemleri ile hastalığın ilerlemesi engellenebilir. İleri evre tablolarda da hastaların cerrahi tedavi ile hayatlarını normal sürdürmeleri sağlanabilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

PES CAVUS (YÜKSEK KAVİS)

Pes Cavus (Yüksek kavis) Nedir?

Pes cavus, ayak iç kavisinin normalden yüksek olduğu bir durumdur ve halk arasında çukur ayak olarak bilinir. Bu yüksek kavis, ayağın yaylanma kabiliyetini azaltarak işlevselliğini olumsuz yönde etkiler ve yürüme bozukluklarına neden olabilir, bu da diz ve kalça problemlerine yol açabilir. Ağırlık genellikle topuk ve ayak parmaklarının kökünde taşınır, bu da aşırı baskı, ağrı ve instabiliteye yol açar. Ayak şoku iyi absorbe edilemez ve dışa yuvarlanma eğilimi artar, bu da burkulma riskini artırabilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

HAGLUND HASTALIĞI

Haglund Hastalığı Nedir?

Haglund hastalığı, topuk kemiğinin arka üst köşesinde meydana gelen bir kemik deformasyonuna bağlı olarak gelişen rahatsızlıkların genel adıdır. “Pompa Çarpması” olarak da bilinen bu hastalık, genellikle orta yaş grubundaki kadınlarda ve bu yaşın üzerindeki bireylerde daha sık görülmektedir. Bu durum, ayakkabıların sürtünmesiyle Aşil tendonunun yanındaki yumuşak dokunun tahriş olmasına ve bursanın iltihaplanmasına neden olabilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

TOPUK AĞRISI

Topuk Ağrısı Nedir?

Topuk bölgesi ayağın ağrı problemi açısından en sık ağrı yaşayan bölgesidir. Bu bölgede muhtelif nedenlere farklı sebeplere bağlı olarak ağrı gelişebilir. En sık karşımıza çıkan sebepler; plantar fasiitis, aşil tendiniti, sinir sıkışması, topuk yağ bölgesi kaybıdır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

AŞİL TENDON HASTALIKLARI

Aşil Tendonu Nedir?

Aşil tendonu, bir kası bir kemiğe bağlayan doku grubudur. Alt bacağın arkasından aşağı doğru uzanır ve baldır kasını topuk kemiğine bağlar. Topuk kordonu olarak da adlandırılan Aşil tendonu topuğu yerden kaldırmaya yardımcı ederek yürümeyi kolaylaştırır.

Aşil Tendiniti ve Aşil Tendonozu

Topuk kordonunda ortaya çıkan iki yaygın hastalık Aşil tendoniti ve Aşil tendonozudur.

Aşil tendoniti, Aşil tendonunun iltihaplanmasıdır. Bu iltihaplanma tipik olarak kısa sürelidir. Zaman içerisinde giderilmezse, durum tendonun organize yapısını kaybettiği ve mikroskobik yırtıklar geliştirmesi muhtemel olan tendonun dejenerasyonuna (Aşil tendonozu) doğru ilerleyebilir. Bazen dejenerasyon, Aşil tendonunun topuk kemiğine bağlandığı bölgeyi kapsar. Nadir durumlarda ağrılı veya ağrısız kronik dejenerasyon tendonun yırtılmasına neden olabilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

AŞİL TENDON YIRTIĞI

Aşil Tendonu Nedir?

Aşil tendonu ayak bileğinizin arka kısmında bulunur. Dizimizin arkasından başlayıp ayak bileğimizin arkasına doğru devam eden arka baldır kaslarını topuk kemiğine bağlar.

Ayak bileğini aşağı doğru hareket ettirme (gaza-frene basma hareketi) görevini yerine getirir. Vücudumuzda bulunan en büyük tendondur. Özellikle yürüme, koşma, zıplama gibi hareketlerde aşil tendonuna fazla yük ve stres biner.

Aşil Tendonu Nasıl Kopar?

Futbol, basketbol gibi spor müsabakaları esnasında zıplama hareketinin başında ya da sonunda ya da günlük yaşamda yürüyüşten koşuya geçerken veya duvar gibi yüksek bir yerden atlarken oluşabilir. Arka baldır kasları ani ve kuvvetli olarak kasıldığı durumlarda aşil tendonu kopabilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

AYAK BİLEĞİ KIKIRDAK ZEDELENMESİ

Ayak Bileği Kıkırdak Zedelenmesi Nedir?

Ayak bileği eklemi kaval kemiği (tibia) ve talus kemiği tarafından oluşturulur. Bu ekleme tibiotalar eklem denir. Ayak bileği burkulması ya da sporcularda olduğu gibi tekrarlayan mikro travmalar sonucu ayak bileği kıkırdak zedelenmesinde hasar gören taraf hemen hemen her zaman talus kemiğinin ayak bileği eklemini oluşturan talar dome adlı yapısıdır. Çoğu zaman talustaki eklem kıkırdağı hasarına eklem kıkırdağının altındaki kemikte hasar ve kist oluşumu da eşlik eder.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

DİZ VE KALÇA PROTEZ CERRAHİSİ

DİZ PROTEZİ

Total Diz Protezi Nedir?

Total diz protezi, diz eklemini oluşturan kemiklerin eklem yüzeylerinin kesilerek çıkarılması ve çıkarılan yüzeylerin yerine yerleştirilen metal ve plastik parçalar ile eklemin yeniden oluşturulması için yapılan ameliyattır.

Total diz protezleri kimlere uygulanmaktadır?

İleri evre diz kireçlenmelerinde, standart medikal tedaviye, eklem içi enjeksiyonlara ve fizik tedaviye cevap alınamaması durumunda, diz artroskopisinden ve diz çevresi osteotomi ameliyatlarından fayda görmeyeceği düşünülen ya da bu operasyonları geçirmiş olmasına rağmen şikayetleri devam eden ve bu şikayetleri günlük hayatını olumsuz etkileyen hastalara diz protezi başarıyla uygulanmaktadır

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

KISMİ (PARSİYEL) DİZ PROTEZİ AMELİYATI

Diz 3 bölümden oluşur; iç, dış ve diz kapağı altı. Kısmi diz protezi ameliyatlarında kireçlenme bu bölümlerinden sadece birinde ise, klasik total diz protezi yerine sadece o kompartmana diz protezi uygulaması yapılabilir. Bu ameliyat; parsiyel diz protezi, yarım diz protezi, unikompartmantal diz protezi ya da unikondiler diz protezi olarak adlandırılır. Teknik olarak klasik diz protezinin (total diz protezi) üçte biri kadar yapılan bir ameliyattır.

Bu ameliyat çeşidi, hastalığı dizin sadece bir bölgesiyle sınırlı olan hastalar için total diz protezi ameliyatına bir alternatiftir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

KALÇA PROTEZİ

Total Kalça Protezi Nedir?

Total kalça protezi, kalça eklemi günlük hayatını etkileyecek derecede zarar görmüş hastalarda, hasarlı eklemin yerine yapay bir eklemin yerleştirildiği operasyonun adıdır.

Total kalça protezleri kimlere uygulanmaktadır?

Kalça kireçlenmesi, Romatoid artrit (iltihaplı eklem romatizması), Kalça kırığı, Kalça çıkığı, Avaskuler nekroz gibi nedenlerle kalça ekleminin yapısının bozulduğu hastalara uygulanmaktadır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

BOY UZATMA AMELİYATI

Boy Uzatma Ameliyatı Nedir?

Boy uzatma ameliyatı, kemiklerin cerrahi müdahale ile uzatılması işlemidir. Bu işlem, kemiğe uygulanan özel cihazlar ve teknikler kullanılarak gerçekleştirilir. Gerekli durumlarda uygulanmasının yanı sıra, büyüme plakları kapanmış bireylerde estetik nedenlerle de tercih edilir.

Uzatma işlemi, kemiğin cerrahi olarak kesilmesi ve kesilen kemik parçalarının uzun bir süreçte her gün yaklaşık 1 milimetre kadar ayrılmasıyla yapılır. Bu süreçte açılan boşlukta yeni kemik dokusu oluşur ve kemikte uzama sağlanır.

Boy Uzatma Ameliyatı Hangi Durumlarda Yapılmalıdır?

Boy uzatma ameliyatı, akondroplazi gibi boy kısalığına neden olan sendromlar, bacak uzunluk farkı, doğuştan gelen deformiteler ve travma sonrası oluşan kemik kısalıkları gibi durumlarda yapılmalıdır. Ayrıca, kozmetik nedenlerle boyunu uzatmak isteyen yetişkinler de bu cerrahi işlemi tercih edebilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

OMUZ CERRAHİSİ

OMUZ ÇIKIĞI

Omuz Çıkığı Nedir?

Omuz eklemini iki ana kemik yapı oluşturur, humerus başı dediğimiz küre ve glenoid dediğimiz yuva. Kürenin (Humerus başı) yuvadan (glenoid) çıkması ile omuz çıkığı oluşur. Çoğunlukla Omuz Çıkığı durumuna sebep olan neden travmadır. Basit bir düşme sonucu olabildiği gibi, bir kavga esnasında kolun anormal bir pozisyona gelmesinde de olabilir.

Her zaman çıkık olmayabilir, ya da çıkıp yerine kendiliğinden oturabilir. Bazen yarım omuz çıkığı da olabilir. Tüm bunlara omuz instabilitesi denir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

OMUZ SIKIŞMA SENDROMU (İMPİNGEMENT SENDROMU)

Omuz sıkışma sendromu, omuz ağrısının en sık nedenidir. Bir başka deyişle bu durum omuz impingment sendromudur. Son yıllarda subakromial sıkışma sendromu olarak adlandırılır. Omuz sıkışması, özellikle kol omuz seviyesinin üzerine kaldırıldığında, 4 adet rotator manşet tendonlarından biri olan supraspinatus adlı tendonun akromiyon adlı kemiğin alt kısmında meydana gelir. Sürekli veya tekrarlayan sıkışma, omuzda bulunan keseciklerin yani bursaların iltihabına, şişmesine ve ağrıya yol açar.

Rotator manşetin dört tendonundan biri olan, supraspinatus tendonu akromiyon olarak bilinen omuzun üst kısmındaki kemiğin altından geçer. Bazı hastalarda akromiyonun alt yüzeyi ile omuz başının (humerus başı) üstü arasındaki boşluk (subakromial boşluk) oldukça dardır.

Bu durumlarda, özellikle kolun öne ve yukarıya doğru kaldırıldığında rotator manşet tendonu ve bu bölgede bulunan eklemlerin doğal hava yastıkları olarak nitelendirebileceğimiz keseler (bursa) sıkışabilir. Tekrarlayan kol hareketleri ile tendonlar ve bursa iltihaplanabilir, şişebilir ve potansiyel olarak yırtılabilir. Bu da omuz ağrısına ve güçsüzlüğe neden olabilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

OMUZDA TENDON YIRTIĞI (ROTATOR MANŞET YIRTIĞI)

Rotator tendon yırtığı, omuz eklemini hareket ettiren tendonların yırtığıdır. Bunlar 4 adet tendondur. (Supraspinatus, İnfraspinatus, Teres Minor ve Subscapularis) En çok supraspinatus tendonunda yırtık görülür

Supraspinatus Tendonu Nedir?

Supraspinatus tendonu omuzda bulunan dört tane rotator kaf tendonlarından biridir. Sırt bölgesindeki kürek kemiğinde başlayıp, omuz başının ön ve dış kısmına yapışır. Rotator kaf tendonları dört tanedir.

Bu dört tendon omuz eklemine destek sağlayıp, omuz ekleminizin geniş bir hareket aralığında hareket etmesini sağlarken aynı zamanda eklemin yerinde durmasına ciddi oranda katkısı olur.

Rotator kaf tendonlarının ana fonksiyonu; omuz eklemi çevresindeki kuvvetleri dengeleyerek omuz ekleminin stabilitesini sağlamalarıdır.

Rotator manşet tendonları 4 tanedir, bunlar;

  • Supraspinatus
  • İnfraspinatus
  • Teres minör
  • Subskapularis tendonlarıdır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

TERS OMUZ PROTEZİ

Ters omuz protezi de aynı total omuz protezi gibi omuz ekleminde artroza (kıkırdak aşınması, kireçlenme) bağlı ciddi ağrısı ve hareket kısıtlanması olan hastalarda ağrıyı geçirmek, eklem hareket açıklığını yeniden sağlamak ve yaşam kalitesini arttırmak için kullanılan bir omuz protezi modelidir.

Hangi Hastalara Ters Omuz Protezi Ameliyatı Yapılır?

Ters omuz protezi ameliyatı yapılan hastalarda omuzdaki artroza ilave olarak omuzu hareket ettiren ve rotator manşet adı verilen kasların yırtılması da söz konusudur. Bu duruma rotator manşet artropatisi adı verilir. Bu kasların yırtık olması hem ağrıya hem de omuz hareketlerinde belirgin bir kısıtlanmaya neden olur. Ters omuz protezinin tasarımı bu kasların görevinin protez tarafından yerine getirilmesini sağlar ve hastaların hem ağrısının geçmesi hem de omuz hareketlerindeki kısıtlanmayı ortadan kaldırmak için uygulanır. Ters omuz protez ameliyatı kol kemiğinin (humerus) üst ucunda kırıkla birlikte rotator manşet artropatisi olan hastalarda da uygulanır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

TOTAL OMUZ PROTEZİ

Total omuz protezi nedir, hangi hastalara total omuz protezi ameliyatı yapılır?

Total omuz protezi, omuz ekleminde artroza (kıkırdak aşınması, kireçlenme) bağlı ciddi ağrısı ve hareket kısıtlanması olan hastalarda ağrıyı geçirmek, eklem hareket açıklığını yeniden sağlamak ve yaşam kalitesini arttırmak için kullanılan omuz protezi modelidir. Total omuz protezi ameliyatının amacı hastaya normal omuz fonksiyonlarını yeniden kazandırmak ve ağrıdan kurtarmaktır. Total omuz protezi hastaların ağrılarının şiddetlendiği, ağrının hastanın gece uyumasına, günlük olağan işlerini yapmasına, kolunu kullanmasına engel olduğu dönemde seçilecek etkili, güvenilir bir tedavi yöntemidir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

EL VE EL BİLEK CERRAHİSİ

KARPAL TÜNEL SENDROMU (ELBİLEĞİNDE SİNİR SIKIŞMASI)

Karpal Tünel Sendromu Nedir?

Karpal tünel sendromu, elin üç ana sinirinden biri olan median sinirin el bileği düzeyinde bilek kanalında yani karpal tünelde sıkışması sonucu oluşur. Özellikle başparmak, işaret parmağı, orta parmak ve yüzük parmağının başparmağa bakan tarafında uyuşma, karıncalanma ve ağrıya neden olan sinir sıkışmasıdır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

BAŞPARMAK KİREÇLENMESİ

Baş Parmak Kireçlenmesi kök kısmındaki eklemde kireçlenmenin meydana gelmesi ile oluşur. Özellikle yaşlı ve kadın hastalarda en sık başparmak kökündeki ağrının sebebidir. Etkilenen eklem, başparmağın hareket kabiliyetini sağlayan ve kuvvet uygulama becerisini destekleyen en önemli eklemlerden biridir. Zamanla, bu eklemdeki kıkırdak dokusu aşınır ve eklemdeki kemikler birbirine sürtünmeye başlar. Bu durum, başparmak kök ekleminde ağrı, şişlik, sertlik ve hareket kısıtlılığına neden olur. Hastalık zamanla yıllar içinde ilerler. Başparmak kireçlenmesi hastalığının tedavisinin ilk evrelerinde atel kullanımı, ultrason altında kortizon enjeksiyonu gibi yöntemler ile tedavi edilirken, ileri evre hastaların tedavisi ameliyat ile yapılır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

KIENBOCK HASTALIĞI

Kienböck Hastalığı Nedir?

Kienböck Hastalığı, kronik el bileği ağrısının sebeplerinden biridir. El bileği ekleminde bulunan 8 adet kemikten birisi olan Lunatum kemiğinin kanlanmasının bozulması sonucu oluşan bir sorundur.

Lunatum Kemiği Nerededir?

El bileğindeki iki sıra kemik vardır: biri ön kola daha yakın olan “proksimal sıra”; diğeri parmaklara daha yakın olan “distal sıra”. Lunatum kemiği, proksimal sıranın ortasındadır. İki sırayı kapsayan skafoid kemiğin yanındadır.

Kienböck Hastalığı Neden Olur?

Kienböck hastalığında ana sebep lunatum kemiğinin kanlanmasının bozulması olduğu düşünülür.

Lunatum kemiğinin kanlanmasının bozulması: Kienböck hastalığının tam nedeni bilinmese de çoğu vakada lunat kemiğin kanlanması bozulmuştur. Kanlanması bozulan lunatum kemiği parçalanarak ve çöker. Bu duruma avasküler nekroz denir. Bunun sonucunda el bileği ekleminde bozulma oluşur.

Travma: Geçirilmiş el bileği travması. Travma basit bir el bileği burkulması da olabilir, trafik kazası gibi yüksek enerjili bir travma da. Darbeli cihaz kullanmak zorunda olan çalışanlarda olduğu gibi tekrarlayan küçük travmalar da Kienböck hastalığına sebep olur.

El bileği kemiklerinde anormallikler: Kienböck hastalığı ile ilişkili iskelet varyasyonları arasında;

Kısa ulna kemiği (ön kolda bulunan iki kemikten biri)

Ayrıca: Gut, orak hücre anemisi ve serebral palsi hastalarında Kienböck daha sık görülmektedir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

DUPUYTREN KONTRAKTÜRÜ

Dupuytren Kontraktürü Nedir?

Dupuytren kontraktürü, fasya olarak bilinen cildin hemen altındaki bağ dokusunun anormal kalınlaşmasıdır. Bu kalınlaşma avuç içinde meydana gelir ve parmaklara kadar uzanabilir.

Parmakların avuç içine doğru bükülmesine neden olabilen sert kordonlar ve topaklar gelişebilir, bu durum Dupuytren Kontraktürü olarak tanımlanır.

Deri sürece doğrudan dahil olabilse de tendonlar gibi daha derin yapılar doğrudan dahil değildir. Bazen hastalık, parmak eklemlerinin (eklem yastıkları) veya ayak tabanlarındaki nodüllerin veya kordonların (plantar fibromatoz) üst kısmında kalınlaşmaya neden olur.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

ULNAR SİNİR SIKIŞMASI (GUYON KANALI SENDROMU)

Ulnar Sinir Sıkışması, Guyon kanalı sendromu olarak da adlandırılır. El bileğinden geçen ulnar sinirin sıkışması sonucu ortaya çıkan bir durumdur.

Çoğu sinir sıkışmalarının aksine Guyon kanalı sendromunda siniri sıkıştıran bir kistik yapı vardır. Bu kist gangliyon kistidir. Genellikle elin küçük parmağı ve yüzük parmağında uyuşma, karıncalanma ve elde güçsüzlük belirtileri ile karakterizedir.

Ulnar sinir, parmakları hareket ettiren kasları kontrol etmenin yanı sıra, elin serçe ve yüzük parmağının duyu fonksiyonlarını da sağlar. Ulnar sinir, bileğin iç tarafındaki Guyon kanalında sıkıştığında, bu sendrom meydana gelir.

Guyon kanalı sendromunun en sık sebebi kanal içindeki gangliyon kist oluşumu olmakla birlikte, özellikle bisiklet sürmek gibi sürekli tekrarlayan hareketler ya da el bileğine doğrudan baskı yapan travmalar, ulnar tünel sendromuna yol açabilir.

Tedavi edilmediğinde ciddi sinir hasarına yol açabilen bu durum, erken teşhisle cerrahi dışı yöntemlerle de tedavi edilebilirken, kiste bağlı sinir sıkışmasının tedavisi her zaman ameliyat ile yapılır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

TETİK PARMAK

Tetik Parmak Nedir?

Parmaklarımızı bükmemizi, elimizi sıkıp cisim kavramamızı sağlayan yapılara bükücü tendon yani fleksör tendon diyoruz. Bu tendonlar kolumuzdan başlayıp adeta bir kablo gibi her bir parmak uçlarımıza kadar ilerler. Bu kabloların yani tendonların bir de makara sistemi vardır. Bunlara da pulley diyoruz. Bu makaralardan yani pulleylerden biri olan avuç içindekinin (A1 pulley) daralmasına bağlı olarak gelişen duruma tetik parmak denir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

SKAFOİD KIRIĞI

Skafoid Kırığı Nedir?

Skafoid kemiği, el bileğini oluşturan sekiz küçük kemikten biridir. El bileğinde, biri ön kola (proksimal sıra) ve diğeri ele daha yakın (distal sıra) olmak üzere iki sıra kemik vardır. Skafoid kemik, iki sırayı birbirine bağlaması bakımından el bileğinde önemli işlevi vardır. Bu konumlanma skafoid kemiğini en sık yaralanan el bileği kemiği olmasının sebebidir.

Skafoid kırığı, el bileğinde en sık görülen kırıklardan biridir. Genellikle düşme sırasında el bileğinin geriye doğru zorlanması sonucu oluşur. El bileği ağrısı, şişlik ve hassasiyet, ve hareket kısıtlılığı gibi belirtiler bu kırığın tipik işaretleridir. Radyografi, MR görüntüleme veya CT taraması gibi yöntemlerle kırık teşhis edilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

SKAFOİD KAYNAMAMASI

Skafoid Kaynamaması Nedir?

Skafoid kemik, el bileği eklemini oluşturan sekiz küçük kemikten biridir. İki sıra küçük bilek kemiği, çok çeşitli bilek pozisyonları ve bizim doğal kabul ettiğimiz hareketler için birlikte hareket eder. Skafoid kemik, bu iki sırayı birbirine bağlar ve bu nedenle bileğinin yerinde durması (stabilite) ve bilek hareketini koordine etmede özel bir role sahiptir.

Skafoid kemik, el bileği içindeki konumu ve bilek fonksiyonundaki rolü nedeniyle kırılmaya karşı hassastır. Skafoid kemik kırıldığında, çok hassas bir kanlanma yapısına sahip olduğu için düzgün bir şekilde iyileşmeyebilir. İyileşmeyen skafoid kırıkları, skafoid kaynamama olarak adlandırılır. Sonuçta, skafoid kaynamama, bilek hareket kaybına ve sonunda el bileği ekleminde kireçlenmeye yol açabilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

TFCC YIRTIĞI

TFCC Nedir?

Triangular FibroCartilage Complex adlı yapının kısaltmasıdır. TFCC el bileği ekleminde serçe parmak tarafında bulunur. El bileği eklemindeki önemli yapılardan biridir. İki önemli fonksiyonu vardır.

Distal radioulnar eklem (DRUJ) denilen el bileğini oluşturan ön kol kemiklerinden radius ve ulnanın el bileği eklemi seviyesindeki eklemine önemli destek sağlar.

El bileği eklemini serçe parmak tarafında ön kol ile el bileğindeki diğer küçük kemikler arasındaki bağlantısını sağlar.

TFCC Yırtığı Nedir?

El bileğinde bulunana TFCC’in el üzerine düşme sonucu yırtılmasına ya da zamanla yıpranmaya bağlı yırtılmasına TFCC yırtığı denir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

KİSTİK HİGROMA – EL BİLEĞİNDE GANGLİON KİSTİ

Kistik Higroma Nedir?

Kistik higroma, Gangliyon ya da el bileğinde kist olarak da adlandırılan el bileğindeki yumuşak doku kitlelerinin en sık sebebi ganglion kistleridir. Genelde ortaya çıktığı bölgenin komşuluğundaki eklem kapsülünden veya tendon kılıfından köken alır.

Gangliyon kisti ya da Kistik higroma, en sık el bileği sırtında görülür. El bileğinin avuç içi tarafında, parmakların avuç içi tarafındaki ilk boğumunda ve parmakların uç ekleminin sırt tarafında görüldükleri gibi vücudun eklem ve tendon içeren her yerinden çıkabilirler. Kistik higroma ya da el bileği gangliyonu bir ipin ucundaki içi sıvı ya da jel ile dolu su balonuna benzetmek doğru olacaktır. Bu kistlerin boyutu süreç içinde değişiklik göstermekle beraber, tamamen de ortadan kalkabilir.

Kistik higromalar bir kanser türü değildir, kanserleşme olasılığı yoktur ve başka bir bölgeye yayılmaz.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

SKAFOLUNAT BAĞ YARALANMASI

Skafolunat Bağ Nedir?

Skafolunat bağ, el bileğinde bulunan önemli bir bağdır. El bileğinde sekiz tane küçük kemikten ikisi olan skafoid ile lunat kemiklerini birbirine bağlayan bağdır. Bu bağ, el bileğinin stabilitesini sağlamak ve hareketleri ağrısız bir şekilde gerçekleştirmek için hayati bir rol oynar.

Skafolunat bağda meydana gelen yaralanmalar, el bileğinde ağrı, instabilite ve hareket kısıtlılığına yol açabilir. Bu yaralanmalar genellikle burkulmalar, düşme veya travmalar sonucu oluşur ve tedavi edilmediğinde kronik hale gelerek DISI deformitesine sebep olabilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

DEQUERVAİN TENDİNİTİ

DeQuervain Tendiniti Nedir?

El başparmak tendonlarından 1. dorsal kompartmanda olan (Extansor Pollicis Brevis ve Abduktor Pollicis Longus) iki adet tendonun el bileği seviyesinde bazen bir kılıf şeklinde ama çoğu zaman ise tünel şeklindeki yapı içinde sıkışması sonucu kaynaklı bir hastalıktır.

Başparmak kökü seviyesinde bu tendonlar kılıf veya tünel içinde sıkışınca yangı (inflamasyon) başlar ve tendonlar şişmeye, genişlemeye başlar. Özellikle başparmak ve el bileği hareketlerinde ağrı olur. Yumruk yapmak, bir cismi kavramak veya tutmak sıklıkla yakınılan ağrılı hareketlerdir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

LACERTUS SENDROMU

Lacertus Fibrosus Nedir?

Lacertus fibrosus dirseğin ön kısmında bulunan bir bağ dokusudur. Bununla birlikte Lacertus fibrosus (LF), bisipital aponevroz olarakta adlandırılır. Lacertus fibrosus dirsekteki biceps tendonun iç kısmından başlayıp dirseğin iç kısmında çeşitli yapılara yapışır. Özellikle Lacertus fibrosusun hemen altından median sinir geçer.

Lacertus Sendromu Nedir?

Lacertus sendromu ya da lacertus fibrosus sendromu, median sinirin dirsekte lacertus fibrosus adlı bağ dokusu tarafından sıkıştırılması sonucu oluşan bir sinir sıkışması yani tuzak nöropatidir.Karpal tünel sendromu median sinirin el bileğinde sıkışması ile olur. Karpal tünel sendromu çok yaygın olmakla birlikte lacertus fibrosus sendromu nadir görülür ve tanı koyulurken gözden kaçar.Başarısız karpal tünel ameliyatlarının en sık sebeplerinden biri lacertus fibrosus sendromudur.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

KALÇA CERRAHİSİ

KALÇA LABRUM YIRTIĞI

Labrum Nedir?

Labrum, eklemin yerinde durmasını-stabilitesini ve hareketini destekleyen özel bir kıkırdak yapısıdır. İnsan vücudunda kalça ve omuz eklemlerinde olmak üzere iki ana bölgede bulunur.

Kalça Labrumu:

Kalça labrumu, pelvis kemiğinde bulunan asetabulum adı verilen kalça yuvasının kenarını kaplayan hilal şeklindeki bir kıkırdak yapıdır. Kalça ekleminin stabilitesini artırır, hareket sırasında şok emilimi sağlar ve eklem içindeki basıncı dağıtarak kalça ekleminin düzgün çalışmasına yardımcı olur. Kalça labrumu, kalçanın top-yuva yapısını destekler ve femur başının asetabulumda düzgün bir şekilde hareket etmesini sağlar.

Kalça Labrum Yırtığı Nedir?

Kalça labrum yırtığı, kalça ekleminin önemli bir yapısı olan kalça labrumunun bir yaralanmasıdır. Bu sağlam, hilal şeklindeki kıkırdağımsı yapı, leğen kemiğinde bulunan kalça yuvasının (asetabulum) kenarını kaplar. Asetabular labrum olarak da bilinen bu yapı, omuzdaki glenoid labrum adı verilen benzer yapıyla karıştırılmamalıdır.

Kalça, femur başının (uyluk kemiği) “top” şeklini aldığı ve pelviste bulunan asetabulum adı verilen yuvaya yerleştiği bir top-yuva eklemidir. Top ve yuva, her biri pürüzsüz eklem kıkırdağı ile kaplıdır. Labrum, yuva kenarı boyunca uzanan ve kalça eklemine yerinde durmasını-stabilitesini sağlayan, şok emici ve kalça hareketi sırasında basıncı dağıtan ek bir kıkırdağımsı parçasıdır. Çeşitli nedenlerle kalça labrumu yırtılabilir hatta asetabular yuvasından ayrılabilir.

Kalça eklemindeki labrum yapısı, diz eklemindeki menisküs dokusu ve omuz eklemindeki labrum dokusu ile fonksiyonel olarak da benzerlik gösterir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

KALÇA SIKIŞMA SENDROMU (FEMOROASETABULER İMPİNGMENT)

Kalça Sıkışma Sendromu Nedir?

Kalça eklemini leğen kemiğindeki (pelvis) çukur yapı (asetabulum) ile uyluk kemiğinin (femur) üst ucundaki küre şeklindeki baştan (femoral baş) oluşur. Bu iki yapının yüzeyleri kıkırdak kaplama ile kaplıdır. Kalça ekleminin hareketi esnasında pürüzsüz ve düşük sürtünmeli bu kıkırdak yüzeyler birbirleri üzerinden kolayca kayma hareketini yapmalarına yardımcı olur.

Asetabulum, labrum adı verilen güçlü fibrokartilaj yapı ile çevrilidir. Labrum, asetabulum etrafında conta gibi fonksiyon görerek eklem içi basıncın sabit kalmasına, eklemin yerinde durmasında önemli bir görevi vardır.Kalça sıkışma sendromunda femur boynunda, asetabulum kenarında ya da her ikisinde birden kemikte fazla büyüme, yeni kemik oluşumu vardır. Bunlara kemik çıkıntıları da denir.

Oluşan fazla kemik çıkıntıları, kalça eklemini oluşturan asetabulum ile femur başının eklem yüzeyleri arasındaki normal teması bozar. Femur başı asetabulum üzerinde rahatça kayamaz. Bunun sonucunda zamanla kalça ekleminin contası (Labrum) da yırtılır. Kaçınılmaz son ise eklem kıkırdağının da bozulması, kireçlenmesidir.

Kalça Sıkışma Sendromunun Çeşitleri

Pincer Tip: Bu sıkışma tipinde, kalça eklemi yuvasının yani asetabulumun kenarında fazla kemik büyümesi vardır. Tedavi edilmediğin de zaman içinde labrum yapısında bu kemik çıkıntısı kaynaklı yırtık oluşmaya başlar.

Cam Tip: Bu sıkışma tipinde kemik çıkıntıları femur başının hemen altında femur boynunda olur. Femur başının küresel şekli bozulur. Bu kemik çıkıntısı zamanında tedavi edilmezse hem yuvanın yani asetabulumun kıkırdağını çizmeye başlar hem de labrum yapısına zarar vererek labrum yapısının yırtılmasına sebep olur.

Kombine TİP: Her iki tip sıkışmanın yani Pincer ve Cam tipi sıkışmanın aynı anda olduğu durumdur.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

PİRİFORMİS SENDROMU

Piriformis Ne Demektir?

Piriformis, kalça ekleminin arkasında bulunan bir kasın adıdır. Adı, Latince ‘armut’ anlamına gelen ‘pirum’ ve ‘şekil’ anlamına gelen ‘forma’ kelimesinden türetilmiştir; yani armut şeklindeki kas anlamına gelir.

Piriformis kasının da olduğu bölgeye derin gluteal boşluk denir. (Derin gluteal boşluk ya da deep gluteal space) Piriformis kasının görevi bacağı ve kalçayı dışa döndürmektir. (Eksternal rotasyon) Bu fonksiyonu yapan 6 tane daha kas vardır.

Piriformis kası leğen kemiğinin (sakrum ön yüzü) içinden başlayıp kalça kemiğine bağlanmaktadır. Piriformis kası bu geçiş esnasında siyatik sinirin üzerinden geçerek siniri çaprazlama işlemi yapmaktadır.

Piriformis Sendromu Nedir?

Özellikle sportif aktiviteler, yapılan işte bazı hareketlerin sık piriformis kası normalden fazla süre aktive olup çalışırsa, büyüyen (hipertrofi) piriformis kası hemen altında bulunan siyatik sinire bası yaparak, kalça ve uyluk bölgesinde ağrı, uyuşma (ki uyuşma bazı hastalarda topuğa kadar devam eder) gibi durumlara yani piriformis sendromuna sebep olur.

Bazı hastalarda popo üstü düşme gibi travmatik durumlardan sonra da başlayabilir.

Bazı hastalarda anatomik farklılıktan dolayı piriformis sendromuna yatkınlık daha fazladır. Nüfusun yaklaşık beşte birinde siyatik sinir, piriformis kasının altından değil içinden ya da ikiye ayrılarak üstünden ve altından geçer. Bu kişilerde piriformis sendromuna yatkınlık vardır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

KALÇA KİREÇLENMESİ

Kalça Kireçlenmesi Nedir?

Kalça eklemini oluşturan kıkırdak yüzeyleri bir sebepten dolayı aşınarak, hasar görür ve bozulmuş olan eklem kıkırdağının pürüzsüz yüzeyi eklemin normal hareketine ve fonksiyonuna izin vermez buna kalça kireçlenmesi denir. Ayrıca Kalça eklemi kaynaklı kasıkta ağrı ve hareket kısıtlılığına sebep olur. Bununla birlikte Kalça eklem kireçlenmesine koksartroz, kalça osteoartriti de denir.

Kalça Kireçlenmesi Neden Olur?

Kalça eklem kireçlenmesinin en sık sebebi eklem iltihabı türü olan primer osteoartrittir. Bu durum eklemin zamanla aşınması ve yıpranmasıdır. Genellikle 60 yaş üstü kişilerde görülür. Sebebi bilinmemektedir. Kalça kireçlenmesi; koksartroz, osteoartrit olarak da ifade edilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

ROKANTERİK BURSİT – KALÇA BURSİTİ TEDAVİSİ

Trokanterik Bursit Nedir?

Her eklemde olduğu gibi kalça eklemi çevresinde de içi sıvı dolu kesecikler yani bursalar bulunmaktadır. Bursaların görevi ekleme gelen darbeleri emerek eklemi travmaya karşı korumaktır. Normalde kağıt kalınlığında olan bursa yapıları, bir nedenle fonksiyonları bozulmaya başladığında iltihaplanıp şişerek kalınlaşıp büyüyüp ağrı oluşturmaya başlarlar.

Kalça ekleminde iki büyük bursa vardır. Bunlardan birisi trokanterik bursadır. Diğeri kalçanın daha derininde ve iç kısmında olan iliopsoas bursasıdır.

Trokanterik bursa, uyluk kemiğinin kalça eklemine yakın bölümündeki trokanter majör adlı kemik yapısının dış kısmında bulunmaktadır. Trokanterik bursa, Gluteus maximus adlı kalça kası ile iliotibial bantın arasında konumlanmıştır. Tam buraya Gluteus medius adlı kasın tendonu yapışır.

Trokanterik bursit, genellikle aşırı kullanım yaralanmaları, tekrarlayan hareketler veya uzun süreli baskı sonucu oluşur. Kalça kasları üzerindeki dengesizlikler ve obezite, bu durumu tetikleyen diğer faktörlerdir. Ortopedik muayene ve MR ve ultrason görüntüleme yöntemleri ile tanı koyulur. Tedaviye erken başlanması önemlidir çünkü tedavi edilmediği takdirde ağrı kronikleşebilir ve günlük aktiviteleri büyük ölçüde kısıtlayabilir.

Bursa iltihabı, kalça bölgesinde ağrıya neden olur. Tekrarlayan hareketler ve aşırı kullanım bu durumu tetikleyebilir. Ortopedik muayene ve MR ve ultrason görüntüleme tanı koymada kullanılır. Bazen tendinozis ya da tendon yırtıkları gibi Gluteus medius tendonunun hastalıklarında ağrı aynı yerde olup, trokanterik bursit ile karışır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

KALÇA AVASKÜLER NEKROZU

Kalça Avasküler Nekrozu Nedir?

Kalça eklemi iki ana yapıdan oluşur. Yuva (asetabulum) ve yuvaya yerleşen uyluk kemiğinin baş kısmı (femoral baş). Kalça avasküler nekrozu femoral baş kısmında olur. Femur başının kanlanması bozularak, kalça eklemini oluşturan başın kıkırdağında çatlaklara ve bu kıkırdağın altındaki kemikte çökmelere neden olur. Bu durum hastalarda kasık ağrısı ve yürüme güçlüğüne sebep olur. Sonuçta aylar yıllar içinde kalça avasküler nekrozu ilerleyerek, hastanın kalça protez ameliyatı olmasını gerektirebilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

BÜYÜK TROKANTER AĞRI SENDROMU

Büyük trokanterik ağrı sendromu, kalçanın dış yan kısmında kronik ağrıyı tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Önceden bu bölgenin ağrılarının sebebi olarak sadece trokanterik bursit olduğu zannedilse de günümüzde büyük trokanter ağrı sendromunun en sık sebebinin gluteal tendonlardaki problemlerden kaynaklı olduğunu biliyoruz.

Büyük trokanterik ağrı sendromu görülme sıklığı kadınlarda, bel ağrısı olanlarda, iliotibial bant gerginliği olanlarda ve obezite ile birlikte olan hastalarda daha yaygın olduğu belirtilmiştir.

Büyük trokanter ağrı sendromu belirtileri arasında, kalçanın dış kısmında sürekli ağrı ve bu ağrının uyluğun yan tarafı boyunca dize ve bazen dizin altına veya kalça kasına doğru yayılması yer alır. Doktorun yaptığı fiziki muayenede, büyük trokanterin arka yan bölgesinde hassasiyet tespit edilir.

Büyük trokanter ağrı sendromu çoğu zaman istirahat, kişiye özel fizyoterapist eşliğinde uygulanan güçlendirme ve germe egzersiz programları, trokanter major çevresindeki bursa yapılarına yönelik kortizon ve gluteal tendonlara yönelik PRP enjeksiyonları ile ameliyat dışı yöntemler ile tedavi edilir.

Bu tedavilere yanıt vermeyen hastalarda ise IT bant gevşetme-uzatma, gluteal tendon tamiri gibi artroskopik yapılabilen ameliyatlar ile çözüm üretilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

KALÇADAN SES GELMESİ-ATLAYAN KALÇA SENDROMU

Kalçadan ses gelmesi ya da atlayan kalça sendromu, yürürken, oturup kalkarken kalçanızda atlama hissi ya da patlama sesi hissettiğiniz bir durumdur. Snapping hip de denir. Kalçadan ses gelmesinin üç ana türü vardır: dış atlayan kalça sendromu, iç atlayan kalça sendromu ve eklem içi atlayan kalça sendromu.

Dış ve iç atlayan kalça sendromu teşhisi genellikle belirli fizik muayene manevraları ile klinik olarak konur. Eklem içi atlayan kalça sendromu teşhisi için MR görüntüleme gerekebilir. Tedavi, atlamanın spesifik nedenine ve semptomların süresine bağlı olarak değişir. Kalçadan ses gelmesi genellikle ameliyat dışı yöntemler ile yapılır. Eklem içi atlayan kalça sendromunun tedavisi kalça artroskopisi ameliyatı ile yapılmaktadır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

OSTEİTİS PUBİS

Pubis Nedir?

Pubis; leğen kemiğini (pelvis) oluşturan 3 ayrı kemik yapıdan biridir. Bununla birlikte Pubis, ilium ve iskium, birleşerek sağ ya da sol pelvisi oluşturur.

Simfizis Pubis Nedir?

Sağ ve sol leğen kemikleri vücudun ön tarafında birleşerek bir eklem oluşturur. Bu ekleme; simfizis pubis denir. Diz, dirsek gibi eklemlerin aksine simfizis pubis çok fazla hareket den bir eklem değildir. Vücudun üst kısmından gelen yükleri bacaklara doğru iletirken, şok emici etkisi vardır.

Osteitis Pubis Nedir?

Osteitis pubis, pelvisin ön kısmında bulunan ve sağ ve sol kasık kemiklerini birleştiren simfizis pubis adı verilen eklemde meydana gelen ağrılı bir iltihaplanma durumudur. Çoğunlukla sporcularda, özellikle futbolcular ve koşucularda görülür, ancak herkes osteitis pubis yaşayabilir.

Bu durum, pelvis bölgesinde ağrı ve hassasiyete yol açar. Hastalar genellikle kasık bölgesinde, alt karın ve uyluklara yayılan ağrıdan şikayet ederler. Yürüme, koşma ve bacakları hareket ettirme gibi aktiviteler bu ağrıyı son derece arttırmaktadır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

DİRSEK CERRAHİSİ

KÜBİTAL TÜNEL SENDROMU

Kübital Tünel Sendromu Nedir?

Dirseğin iç ve arka kısmında bulunan kübital tünelde ulnar sinirin sıkışmasına bağlı elde güçsüzlük, serçe parmak ve yüzük parmakta uyuşma ve ağrı ile karakterize olan duruma kübital tünel sendromu denir.

Kübital Tünel Nedir?

Kübital tünel, dirseğin iç kısmında, içinden ulnar sinirin geçtiği kemik, kas ve bağların oluşturduğu dar bir geçittir. Ayrıca Kübital tünelin çatısı bir zar (fasya) ile kaplıdır. Bununla birlikte Ulnar sinirin bu tünelde sıkışmasına kübital tünel sendromu denir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

TENİSÇİ DİRSEĞİ

Tenisçi Dirseği Nedir?

Tenisçi dirseği, dirsek ekleminin dış kısmındaki kemik çıkıntısının (lateral epikondil) üzerinde ağrı ile karakterize bir durumdur. Lateral epikondilit ya da tenisçi dirseği, dirsek eklemindeki bu çıkıntıya (Lateral epikondil) bağlanan tendonların iltihaplanmasına ve küçük yırtılmalarına neden olan aşırı kullanım yaralanmasıdır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

GOLFÇÜ DİRSEĞİ (MEDİAL EPİKONDİLİT)

Golfçü Dirseği Nedir?

Golfçü dirseği ya da medial epikondilit el bileğini bükme fonksiyonlarını yerine getiren ön koldaki tendonların (el bileği fleksörleri) dirsek ekleminin iç kısmındaki kemik çıkıntısına (medial epikondil) bağlandığı yerde ağrı ile karakterize bir durumdur. Ağrı çoğu zaman dirseğin iç kısmından ön kola doğru yayılır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

OLEKRANON BURSİTİ- DİRSEK ŞİŞMESİ

Olekranon Bursiti Nedir?

Olekranon bursiti; dirsek ekleminin koruyucu bir yapısı olan olekranon bursasının enflamasyonu sonucu olur. Dirsek ekleminin arkasında başlangıçta ağrılı ve şişlik oluşumu ile karakterize bir durumdur. Olekranon bursası, dirsek ekleminin arkasındaki olekranon kemik çıkıntısı ile cilt arasında uzanan normal ince bir sıvı kesesidir.

Olekranon bursasının görevleri: cildin kemik üzerinde pürüzsüzce kaymasına yardımcı olmaktır ve eklemi darbelere karşı korumaktır. Normalde bu kesenin içinde çok az miktarda sıvı bulunur. Olekranon bursitinde ise dirseğin bu bölgesinde dışarıdan dahi görülebilecek derecede şişlik olur. O yüzden insanlar Olekranon Bursiti dirsek şişmesi belirtisiyle bilmektedir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

BİCEPS TENDON YIRTILMASI – KOPMASI

Biceps tendon yırtılması veya kopması, üst kolun alt kısmında bulunan dirsek eklemini çaprazlayan biceps kasının tendonunun dirsekten ayrılmasıyla meydana gelen ciddi bir yaralanmadır.

Genellikle ani ve kuvvetli bir yüklenme veya travma sonucu oluşan bu yaralanma, kolun güç ve hareket kabiliyetini önemli ölçüde etkileyebilir. Erkeklerde daha yaygın görülen bu durum, ağır kaldırma, spor aktiviteleri veya düşme gibi olaylar sırasında ortaya çıkabilmektedir.

Belirtiler arasında aniden gelişen şiddetli ağrı, dirsek bölgesinde şişlik ve morarma, kolun güçsüzlüğü ve biceps kasının deformasyonu bulunur. Distal biceps tendon kopması tedavisi ameliyat ile tamirdir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

DİRSEK ARTROSKOPİSİ (KAPALI DİRSEK AMELİYATI)

Kapalı dirsek ameliyatı olarak da adlandırılan dirsek artroskopisi, dirsek ekleminin içini değerlendirmek ve bazı hastalıkların tedavisinde eklemi açmadan 2-3 adet küçük 1,5 cm lik kesiler ile yapılan modern bir ameliyat çeşididir.

Dirsek Artroskopisi Kimler İçin Uygundur?

Dirsek artroskopisi genellikle aşağıdaki sorunların çözümünde etkin bir ameliyat yöntemidir.

Travma sonrası eklem kıkırdağından kopan veya kıkırdağın yırtılıp dirsek eklem hareketi sırasında ağrı oluşturduğu durumlarda bu parçaların çıkarılması için dirsek artroskopisi yapılır.

Dirsek eklem kapsülünde travmaya ve cerrahi işleme bağlı oluşan eklem sertliği (artrofibrosis )gibi dirsek eklem kapsünün kalınlaşıp setleştiği durumlarda dirsek artroskopisi yapılır.

Dirsek ekleminde travmaya ya da romatizmal hastalıklara bağlı oluşan ağrıya ve hareket kısıtlılığına neden olan kemik çıkıntılarının (osteofit) çıkarılması için kullanılır.

Osteokondiritis Dissekans adı verilen dirsek eklemi kıkırdağının altındaki kemik ile birlikte ayrıştığı hastalığın tedavisinde dirsek artroskopisi yapılır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

AMELİYATSIZ İĞNE TEDAVİLERİ

REJENERATİF TIP VE ORTOBİYOLOJİK TEDAVİLERİ

Rejeneratif Tıp Nedir?

Biyolojik tedavi olarak da bilinen rejeneratif tıp alanı, ortopedi biliminde özellikle spor cerrahisi alanında köklü değişimler ve yenilikler getiriyor. Oldukça yeni olan ortobiyolojik iğneler, hasarlı dokuların hızlı iyileşmesine yardımcı olup, hastaların eklem hareketlerini ağrısız olarak tekrar elde etmelerini sağlamayı amaçlar.

Ortobiyolojik enjeksiyonların tek kullanım yeri ameliyat dışı yöntemler olmayıp, aynı zamanda ortopedik ameliyatlarda da geniş kullanım alanı vardır. Örnek vermek gerekirse menisküs tamiri yapılmış bir vakada tamir bölgesine uygulanan ortobiyolojik ürün uygulaması ile ameliyatın başarı şansı artar.

Ortobiyolojik ürünlerin uygulaması da kendisi kadar önemlidir. Uygulamayı sorunlu bölgeye uygulamak (yırtığın tam üzerine yapmak) ortobiyolojik enjeksiyonların başarı şansını artırır.

Ortobiyolojik Tedavide Hastaya Ne Enjekte Edilir?

Kabaca ortobiyolojik tedavilerde hastaya 2 çeşit ürün enjekte edilir. Birincisi hastaya kendi vücudundan elde edilen ürünlerdir. İkinci seçenek ise doku bankasından elde edilen ürünlerdir.

Hastanın kendi kanından elde edilen ürünler, hastanın kendi yağ dokusundan elde edilen ürünler ve hastanın kendi kemik iliği dokusundan elde edilen biyolojik ürünler enjekte edilir.

Ortobiyolojik Ürün Çeşitleri – Rejeneratif tıp Uygulamaları:
  • PRP tedavisi (Trombositten Zengin Plazma)
  • PRGF tedavisi (Büyüme Faktörlerinden Zengin Plazma)
  • CGF tedavisi (Konsantre Büyüme Faktörü)
  • Sanakin (Otolog Sitokinden Zengin Serum)
    • Hastanın Kendi Dokusundan Elde Edilen Kök Hücre Tedavisi
    • Yağdan Elde Edilen Kök Hücre
  • Kemik İliğinden Elde Edilen Kök Hücre
  • Doku Bankasından Elde Edilen Plasenta Kaynaklı Kök Hücre (Allojenik Kök Hücre)
  • Doku Bankasından Elde Edilen Plasenta Kaynaklı Eksozom
  • Hastanın Kendi Kanından Elde Edilen Eksozom
Ortobiyolojik Tedaviler Hangi Durumlarda Uygulanır?
  • Özellikle ortobiyolojik tedaviler; kas, kemik, eklem, bağ, tendon ve kıkırdak dokularında kas yırtığı gibi akut yaralanma ve eklem kireçlenmesigibi kronik durumların tedavisinde kullanılır.
  • Diz ekleminde: Diz kireçlenmesi, diz bağ yaralanmaları; özellikle iç ve dış yan bağ yırtıkları, menisküs yırtıkları, kıkırdak yaralanmaları, patellar tendinit, kuadriceps tendiniti.
  • Omuz ekleminde: Rotator kaf yırtıkları, supraspinatus tendinozisi, biceps tendinozis, SLAP yırtıkları, omuz eklemi kireçlenmesinde
  • Dirsek ekleminde; Tenisçi-golfçü dirseği, eklem içi kıkırdak sorunlarında.
  • Kalça ekleminde: Kalça kireçlenmesinde, kalça labrum yırtıklarında.
  • Ayak Bileği ekleminde: Bağ yırtıkları, ayak bileği kıkırdak sorunları.
  • Kas yırtıkları: Hamstring, quadriceps, kalf bölgesi gibi sporda en sık olan kas yırtıklarında.
  • Kaynaması gecikmiş kırık tedavilerinde.
  • Ameliyatlarda Kullanımı: Menisküs tamiri, aşil tendon onarımı, kıkırdak ameliyatları gibi ameliyatın başarı şansını artırması için kullanılabilir.

KÖK HÜCRE TEDAVİSİ

Kök Hücre Nedir?

Ana rahmine düştüğümüzde, organlarımızı oluşturan birçok kök hücreden oluşuruz. Bu kök hücreler yaşamımızın ilk yıllarında iyileştirme potansiyelleri oldukça güçlüdür.

Yaşamımız boyunca dokularımızın ve organlarımızın hücreleri değişir. Ölen hücrelerin yerine kendi vücudumuzdaki kök hücreler değişim geçirerek, bu ölen hücrelerin yerini alırlar. Yaşımız ilerledikçe kök hücre sayımız azalır, aynı zamanda kök hücrelerin iyileştirme potansiyelleri de düşer.

Kök hücre, insan vücudunda özellikle kemik iliği ve yağ dokusunda doğal olarak bulunur. Kök hücrelerin, vücudumuzda bulunan kıkırdak, sinir hücreleri gibi başka bir hücreye dönüşme gibi olağandışı bir yetenekleri vardır.

Bir hücrenin kök hücre olarak kabul edilebilmesi için aşağıdaki iki farklı özelliği barındırması gerekir.

Kendini yenileme: Bir hücrenin hücresel bölünme ve hücresel büyüme geçirdikten sonra farklılaşmadan kalabilme yeteneği

Potansiyel: Kök hücrenin daha farklı bir hücreye dönüşebilmesi.

Kök Hücre Tedavisi Nedir?

Kök hücre tedavisi, çeşitli durumları tedavi etmek için vücudun doğal iyileştirme mekanizmasını kullanan bir rejeneratif tıp şeklidir. Kök hücreler, rejeneratif tıpta hastalıklı veya hasarlı dokuları yenilemek ve onarmak için kullanılmaktadır ve çeşitli ortopedik, kardiyovasküler, nöromüsküler ve otoimmün hastalıkların tedavisinde umut verici sonuçlar alındığını göstermiştir.

Başlıca iki çeşit kök hücre uygulaması vardır;

  • Yağ dokusundan elde edilen kök hücre uygulaması
  • Kemik iliğinden elde edilen kök hücre uygulaması

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

EKSOZOM TEDAVİSİ

Son yıllarda biyoteknolojideki ilerlemeler, ortopedik tedavilerde yenilikçi yaklaşımlar sunarak hastaların daha hızlı ve etkili bir şekilde iyileşmesine olanak tanımıştır. Bu yeniliklerden biri de eksozom iğne tedavisidir.

Eksozomlar, hücreler arası iletişimde önemli rol oynayan küçük veziküllerdir ve doku onarımı, anti-enflamatuar etkiler ve hücre yenilenmesi gibi pek çok fayda sağlarlar. Ortopedik alanda eksozom iğne tedavisi kullanımı hızla artmaktadır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

PRP TEDAVİSİ

PRP Tedavisi Nedir?

PRP (Platelet Rich Plasma) ya da Trombositten Zengin Plazma kişinin kendi kanından hazırlanarak elde edilen, içinde ilaç olmayan bir çeşit tedavi yöntemidir.

Ayrıca PRP tedavisi, hastanın kendi kanından elde edilen plazmanın, yüksek konsantrasyonda trombositler (kan pıhtılaşmasında görev alan hücreler) içerecek şekilde işlenmesi ve ardından iyileştirilmesi gereken bölgeye iğne ile enjekte edilmesi işlemidir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

PRGF TEDAVİSİ

PRGF Nedir?

PRGF iğnesi, PRP türevlerinden biri olup büyüme faktörlerinden zengin plazma anlamına gelir. (Platelet Rich in Growth Factor)

PRP’den en önemli farkı PRGF’te lökosit hücresi yoktur ve büyüme faktörleri daha fazla miktarda bulunur. PRGF uygulamasında büyüme faktörleri ve diğer proteinler de dahil olmak üzere çok sayıda molekülün dengeli ve kademeli olarak salınımı olur. PRGF’te hastaya enjekte edilen trombosit hücreleri yaklaşık 10 gün boyunca büyüme faktörü salgılar. PRGF’te lökosit hücresi bulunmaz; lökositten fakir PRP çeşitlerindendir. PRGF, sıvı, jel ve fibrin olmak üzere toplam 3 farklı çeşide dönüştürülmektedir. PRGF’te trombosit hücresi miktarı, kandaki trombosit sayısının yaklaşık 3-5 katıdır.

Aynı PRP’de olduğu gibi hastanın kendi kanı alınarak hazırlanır. Kendi özel santrifüj cihazı ve çevirme protokolü mevcuttur. PRGF, hastaya uygulamadan önce eser miktarda kalsiyum klorid eklenip, trombosit hücreleri aktifleştirilir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

CGF TEDAVİSİ

CGF Nedir?

CGF-CD34 Concentrated Growth Factor (Konsantre Büyüme Faktörü) teriminin kısaltılmış halidir. Yoğun “Büyüme Faktörleri ve Kök hücre” içerir. Diğer adıyla “2. Jenerasyon Platelet Konsantresi” olarak anılan tedaviyle ilgili araştırmalar, sadece büyüme faktörlerinin değil, CD34 adı verilen kök hücrelerin de bu yöntemle elde edilebildiğini göstermiştir.

CGF-CD34 Nasıl Elde Edilir?

Kişinin kendisinden alınan kan özel bir santrifüj işlemi ile bileşenlerine ayrılarak, trombosit, lökosit, çeşitli büyüme (growth) faktörlerini ve sitokinleri içeren bir katman elde edilir. Farklı aktivasyon işlemleri ile yoğun büyüme faktörü ve hematopoetik (kan oluşturan) kök hücre içeren plazma sıvısı elde edilmektedir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

SANAKİN TEDAVİSİ

Sanakin Tedavisi Nedir?

Sanakin iğne tedavisi PRP türevi bir tedavi yöntemidir. Aynı PRP, PRGF tedavisi gibi hastanın kendi kanından elde edilerek yapılır. Otolog sitokinden zengin serum (ACRS) olarak da adlandırılır. Kanımızda bulunan IL-1 adlı doğal ani-inflamatuvar sitokin Sanakin tedavisinde yüksek oranda bulunur. Sanakin iğne uygulaması, enflamasyon süreçlerini düzenlemek ve doku yenilenmesini tamamen doğal bir şekilde teşvik etmeyi amaçlar.

Sanakin uygulamasında hastanın kanından serum elde edilir, buna ACRS (Otolog Sitokin Zengin Serum) denir. Elde edilen bu serum, anti-inflamatuar ve doku yenilenmesi için vücudun kendi haberci maddelerini yüksek konsantrasyonlarda içerir. Çoklu, pozitif haberciler (interlökinler ve büyüme faktörleri), ihtiyaç duyulan yerde özel olarak hareket edebilir. Özetle Sanakin iğnesi vücuda kendi imkanları ile tamir etmede yardımcı olur.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

HİDROJEL DİZ TEDAVİSİ – SIVI DİZ PROTEZİ

Hidrojel diz tedavisi yani Sıvı Diz Protezi, diz eklemindeki kıkırdak hasarını ve ağrıyı tedavi etmek için kullanılan oldukça etkili bir tedavi yöntemidir. Bu yöntemde, eklem içine hidrojel adı verilen bir jel enjekte edilir. Özellikle Hidrojel, kıkırdak dokusunu taklit ederek eklemi kayganlaştırır ve ağrıyı azaltır.

Sıvı Diz Protezi Nedir?

Sıvı diz protezi ileri derecede eklem kireçlenmesiolan hastalara uygulanan eklem içi iğne tedavisidir. Ticari marka adı Arthrosamid olup, hidrojel olarak da adlandırılır. Etken maddesi ise poliakrilamid’tir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

HYALURONİK ASİT ENJEKSİYONU – DİZE HYALURONİK İĞNESİ

Hyaluronik Asit Nedir?

Hyaluronik asit; eklem içindeki yumuşak dokuda bulunan sinovia hücrelerin ürettiği eklem sıvısının en önemli doğal bileşenlerinden biridir. Hyaluronik asit aynı zamanda eklem kıkırdağının da ana bileşenidir.

Hyaluronik Asit Ne İşe Yarar?

Kayganlık: Hyaluronik asit eklem sıvısının akışkanlığını azaltır (viskoz) ve eklem sıvısının kayganlığını artırır. Bu iki etkisi ile hyaluronik asit eklem kıkırdağındaki sürtünmeyi dolaysıyla aşınmayı azaltır.

Şok emilimi: Hyaluronik asiti, eklemlerde şok emici ve yağlayıcı bir madde gibi düşünebilirsiniz. Hyaluronik asitin bu etkisi ile eklemleriniz hareket ederken, kıkırdak kaplamanın birbiri üzerinde pürüzsüz şekilde, aşınmadan kaymasını sağlar.

Eklem kireçlenmesi olanların eklem sıvısında Hyaluronik asit miktarı azalır. Bu da daha fazla kıkırdak aşınması demektir.

Hyaluronik Asit Enjeksiyonu Nedir?

Eklem kayganlaştırıcı sıvı iğnesi, jel iğnesi de de denilen hyaluronik asit iğnesi bir nevi eklemlerin yağlanmasıdır. Eklem kireçlenmesinde azalmış eklem içi hyaluronik asit, yapay hyaluronik asit iğnesi ile ekleme iğne yolu ile girilip takviye edilmektedir. Buna viskosuplementasyon, hyaluronik asit enjeksiyonu denir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

BİYOLOJİK HİDROJEL TEDAVİSİ

Biyolojik Hidrojel Tedavisi Nedir?

Biyolojik Hidrojel Tedavisi, sağlıklı eklem sıvısında bulunan ve eklemleri yağlamaya ve yastıklamaya yardımcı olan doğal bir madde olan hyaluronik asit ile formüle edilmiş tek enjeksiyonluk bir tedavidir. Sağlıklı bir eklemde, hyaluronik asit düzgün hareketi korur ve günlük aktivitelerden kaynaklanan şoku emer. Ancak eklem kireçlenmesiolan bireylerde eklem sıvısındaki doğal hyaluronik asit bozularak sertliğe, ağrıya ve hareket kabiliyetinin azalmasına neden olur.

Biyolojik Hidrojel Tedavisi Nasıl Çalışır?

Biyolojik Hidrojel Tedavisi enjeksiyonlarını ultrason kılavuzluğu kullanarak doğrudan eklem boşluğuna uygulanır. Bu hassas uygulama, tedavinin doğru bir şekilde yapılmasını sağlayarak etkinliğini optimize eder. Enjekte edildikten sonra Biyolojik Hidrojel Tedavisi, sürtünmeyi azaltarak ve eklemi tamponlayarak eklem ağrısını hafifletmeye yardımcı olan bir kayganlaştırıcı ve amortisör görevi görür. Biyolojik Hidrojel Tedavisi , hyaluronik asidin doğal dengesini yeniden sağlayarak daha yumuşak hareketlere olanak tanır ve fiziksel aktiviteleri daha az rahatsızlıkla daha kolay hale getirir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

KORTİZON İĞNESİ

Kortizon Nedir?

Kortizon, tüm dünyada yaygın olarak enflamasyon, yani mikropsuz iltihap tedavisinde kullanılan ilaçtır. Vücudumuzda bulunan kortizol hormonunun ilaç versiyonudur. Kortizol hormonun vücudumuzda birçok farklı görevi vardır. Kortizol hormonu vücudun kendi savunma mekanizmasını baskılayarak enflamasyon düzeyini azaltır.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

KAS İSKELET SORUNLARDA OZON ENJEKSİYONU

Ozon Tedavisi Nedir ve Nasıl Uygulanır?

Ozon tedavisi, yüksek oranda oksijen içeren ozon gazının tedavi amaçlı kullanıldığı bir yöntemdir. Genellikle eklem içi enjeksiyon şeklinde uygulanan bu tedavi, kireçlenmenin neden olduğu ağrı ve inflamasyonu azaltmayı hedefler. Ozonun güçlü anti-inflamatuar ve doku yenileyici özellikleri sayesinde eklem sağlığının desteklenmesi amaçlanır.

Akut ve kronik ağrılı eklem koşullarında, eklem içi ozon enjeksiyonları önerilebilmektedir. Hızlı bir şekilde ağrının dindirilmesi, dekonjesyon, berelerin yok edilmesinde (hematomalar), ısı azalmasına yardımcı ve hareket kabiliyetini arttıran tamamlayıcı tedavi yöntemidir.

Bu konudaki ayrıntılı bilgiye ulaşmak için PDF dosyasını indirin.

RADYOFREKANS TEDAVİLERİ

DİZ GENİKULER SİNİR ABLASYONU

Diz ağrısı çeken hastalarımızda yürüme bozulur, dizin hareketi ağrılı olduğundan çömelme, kalkma, merdiven inme ve çıkma gibi hareketler ızdırap verme derecesinde etkilenir. Günlük hayatta ağrısız bir hastanın fark etmeden doğal olarak yaptığı hareketler dizi ağrıyan bir hastada eziyet haline gelir. Bu hastalarımızda eklem içi enjeksiyonlar uygulanabilir.

Diz harabiyeti artmışsa ve eklem içi enjeksiyonlar fayda etmiyorsa ameliyat tek çözüm müdür?

Ameliyat en kesin çözüm olmasına rağmen ameliyatı riskleri nedeniyle istemeyen hastalarda diz genikuler sinir ablasyonu uygulanabilir. Ultrason görüntülemesi ile dizin çevresindeki ağrı veren bölgeler bulunur ve radyofrekans cihazı ile ağrı bölgeleri uyuşturulur. Diz çevresinde 3-4 bölgeye aynı işlem uygulanır. İşlem lokal anestezi ve iğne ile yapılır. Herhangi bir kesi yoktur. 9 ay ile 2 sene kadar rahatlama sağlanır. Dizi hareket etmeyen hastalarımız dizin hareketine kavuşur. Egzersize başlar. Kaslarını kuvvetli hale getirir.

Hangi hastalara bu işlem uygulanabilir?

Hasta diz ameliyatı olmak istemiyorsa Anestezi alamayacak kadar yaşlı ise Anestezi alması ek hastalıklarından dolayı önerilmiyor ise Diz ameliyatı için çok genç ise bu tedavi olabilir.

OMUZ SUPRASKAPULAR SİNİR BLOKAJI

Omuzun hastalıklarının büyük kısmı ameliyatsız fizik tedavi ile iyileştirilebilir. Fizik tedavi ise çok ağrılı geçmektedir. Omuzdaki problem değerlendirilmesi sonrası o bölgedeki ağrıyı geçirmek için enjeksiyonlar uygularız. Enjeksiyonların işe yaramadığı ve ağrıyı geçirmediği zamanlar olabilir. Fizik tedaviye ağrılı şekilde devam etmek ise eziyet gibi olabilir. Böyle durumlarda omuzun %70 ağrısını alan supraskapular sinir blokajı ultrason eşliğinde belirli aralıklarda uygularız. Hasta konforlu ve ağrısız şekilde fizik tedavisine devam eder. Sinir blokajında lokal anestezi ve steroid uygularız. Bu blokajın etki süresi birkaç günle sınırlıdır ve haftada bir kadar tekrarlanması gerekir. Eğer hastanın ağrısı daha uzun sürerse hastanın ultrason ile supraskapular siniri görüntülenir ve buraya tek bir iğne ile girilerek radyofrekans tedavisi uygulanabilir. Bu tedavi sonrası yaklaşık 4-6 ay kadar omuzun ağrısının %50 kadar geçmesi sağlanır ve hastalarımız fizik tedaviye konforlu şekilde devam edebilir.

Supraskapular sinire radyofrekans tedavisi omuzun ameliyat gerektiği ve hastanın ameliyat olamayacağı yada istemediği zamanlarda da konfor sağlamak ve ağrıyı azaltmak için de kullanılabilir. Radyofrekans tedavisi tek bir noktaya tek bir iğne ile girilerek yapılır. Ultrason eşliğinde yapıldığından gayet güvenli ve konforludur. Tedavi sonunda hastalarımız evlerine yürüyerek gidebilirler. Tedavi sonrasında 4-6 ay kadar rahatlama sağlanabilir.

TOPUK DİKENİ TEDAVİSİ

Topuk dikeni hastalığı olanlar uzun süre geçmeyen topuk ağrılarından muzdariplerdir. Topuk dikenin ilk tedavisi ayakkabı değişimi, tabanlık ve egzersizdir. İnatçı ve geçmeyen ağrılarda ultrason görüntülemesi ile ağrıyan bölgeye enjeksiyon uygulanabilir. Bu enjeksiyonda lokal anestezi ve steroid vardır. Hastada 1 aydan 6 aya kadar rahatlama sağlayabilir. Hastalarımız bu dönemde mutlaka egzersizlerini yapmaları gerekir.

Daha önce enjeksiyon uygulanmış ve ağrısı geçmeyen hastalarda ise radyofrekans tedavisini uygularız. Bu tedavi ike ayrıntılı bilgi ilgili bölümde kapsamlı olarak verilmiştir.

SAKROİLEİT AĞRI TEDAVİSİ

Kalçanın arkasındaki ağrıların büyük bölümü kalçanın arkasındaki piriformis kasından ya da sakroiliak eklemden kaynaklanır. Bu ağrılar genelde bel fıtığı olarak değerlendirilir ve fizik tedaviye alınır. Eğer fizik tedavi sonrası geçmeyen kalça arkasında ağrınız var ise tekrar değerlendirilmesi gerekir. Büyük ihtimalle piriformis kasından ya da sakroiliak eklemden kaynaklı bir rahatsızlığınız olabilir. Böyle durumlarda ultrason görüntülemesi ile nokta atışı piriformis kasına ve sakroiliak ekleme lokal anestezi ve steroid uygularız. Hastanın ağrısı geçerse sorun tespit edilmiş olur.

Sakroiliak ağrı değişik nedenlerden dolayı olabilir. Romatizmal hastalıklar, kireçlenme, travma ve gebelik bunlardan bazılarıdır. Ağrı kesici kullanmayan hastalarda, romatizmal hastalıklarda hamileler de, emzirenler de tek bir iğne ile ağrı giderilebilir. Kireçlenmelerde ve enjeksiyona rağmen geçmeyen ağrılarda ise sakroiliak ağrı için radyofrekans tedavisini uygulamaktayız. Bu işlem sırasında skopi kullanımı gerekir. Bu yüzden işlem ameliyathane şartlarında yapılabilir. Sakroilak eklem çevresindeki ağrılı bölgeler radyofrekans tedavisi ile uyuşturulur. İşlem sonrası ciddi bir rahatlama sağlanır. Hafif bir sedasyon sonrası günübirlik olarak yürüyerek hastaneden ayrılabilirsiniz.

KUYRUK SOKUMU AĞRI TEDAVİSİ

Kuyruk sokumunun ağrısı koksalji olarak adlandırılır. Genellikle travma sonrası olabileceği gibi belirli bir neden olmadan da ortaya çıkabilir. Uzun sürer ve geçmezse oturmada çok ağrılı hale gelir. Uzun süren, kronik hale gelen ve geçmeyen ağrılarda ultrason görüntülemesi ile enjeksiyon yapılabilir. Enjeksiyonda lokal anestezi ve steroid kullanılır. Enjeksiyon tamamen kalıcı olarak ağrıyı geçirebilirken, geçici de olabilir. Kuyruk sokumu ağrısında bir diğer işlemimiz radyofrekans tedavisidir. Bu işlem ameliyathanede yapılır. Ağrı yapan bölge ameliyathanede skopi kontrolünde bulunarak radyofrekans tedavisi ile ağrısı giderilebilir. Bu işlem daha uzun süreli hastada rahatlama sağlar. Bu sürede çevre dokular iyileşerek hastalığın giderilmesi hedeflenir. Bu işlem günübirlik olarak yapılır ve hastaneden yürüyerek ve ağrınız geçmiş şekilde ayrılabilirsiniz.

AMELİYAT SONRASI GEÇMEYEN AĞRI TEDAVİSİ

Ameliyat sonrası geçmeyen ağrılar bir çok nedene bağlı olabilir. Ameliyatın doğal iyileşme süreci olabileceği gibi; hastanın yapısından, yanlış endikasyondan, ameliyatın doğru teknikle yapılmamasından kaynaklanabilir. Bu durumlarda ağrının etkenine inerek oradaki ağrılı bölgeleri radyofrekans tedavisi ile iyileştirebiliriz. Ameliyat sonrası fizik tedavi süreçleri de ağrılı ve uzun olabilir. Bir omuz ve diz ameliyatından sonra egzersizler ağrılı ve çok zorlayıcı olabilir. Böyle durumlarda sinir blokajları ile fizik tedaviye devam edilebilir. Daha kısa sürede daha konforlu bir iyileşme sağlayabiliyoruz.

Kliniğimizde hem ameliyat sonrası geçmeyen ağrılar değerlendirilerek gerçek neden bulunup tedavi edilir; hem de ameliyat sonrası fizik tedavi sürecinde gerekli ağrı iğneleri yapılarak daha konforlu ve çabuk iyileşme sağlanır.

TOPAZ TEDAVİSİ

TOPAZ tedavisi Nedir?

Tendonlar ve fasyalar için minimal invaziv radyofrekans tedavisidir. Topaz Prosedürü (veya Topaz MicroDebrider), kronik Aşil tendiniti ve kronik plantar fasiit gibi kronik tendon ve bağ rahatsızlıklarını tedavi etmek için kullanılan minimal invaziv, son teknoloji ürünü bir prosedürdür. Topaz tipik olarak destekleyici tabanlık, oral anti-enflamatuar, oral steroidler, fizik tedavi, germe veya masaj gibi daha geleneksel konservatif tedavilere yanıt vermeyen hastalar için tasarlanmıştır. Bu teknolojiyi muayenehanemde başarıyla kullanıyorum ve kullanıma sunulduğundan bu yana plantar fasiit ve hafif ila orta dereceli Aşil tendinozu gibi sorunlar için açık cerrahi onarım ihtiyacını neredeyse %90 oranında azalttığını gördüm.

Nasıl Bir İşlemdir?

Tüm işlem sadece 5 dakika sürer ve rejyonel anestezi ve lokal anestezi altında uygulanabilir. Özel bir dikiş iğnesine benzeyen Topaz probu, ciltteki küçük bir delikten hasarlı fasya veya tendon bölgesine yerleştirilir ve bağ/tendonda küçük bir delik oluşturmak için bir saniyeliğine radyofrekans kullanılır. Topaz çubuğu, vücudun kendi kendine iyileştiremediği yara dokusunda nazikçe mikroskobik “travmaya” neden olan radyofrekans dalgalarını oluşturan kobalasyon teknolojilerini kullanır. Prosedür, etkilenen bölgeye kan akışını geri getirir ve kronik bir iltihaplanma biçimini daha akut ve üretken bir iyileşme sürecine dönüştürerek iyileşme sürecini yeniden başlatır. Stratejik olarak yerleştirilmiş Topaz çubuğu, çevredeki sağlıklı dokulara gelebilecek hasarı büyük ölçüde en aza indirir.

Topaz probu, etkilenen bölgede birbirinden yaklaşık yarım cm uzağa yayılmış ızgara benzeri bir fenestrasyon bölgesi modeli oluşturmak için kullanılır. Bu işlem tamamlandıktan sonra bölgeye tipik olarak PRP, CGF ya da Kök Hücre gibi ortobiyolojik tedaviler uygulanarak iyileşme desteklenir. Yöntem minimal invaziv olduğundan, TOPAZ prosedüründen iyileşme süresi aylar yerine haftalar süresine iner. Ayrıca herhangi bir kesi yapılmaz ve sargılar işlemden sonraki gün çıkarılır.

Başarı Oranı Nedir?

Rejeneratif tıp ve ortobiyolojik tedaviler ile kombine edilen TOPAZ tedavisi, geleneksel açık cerrahi ye gidişi %90’a varan oranda önlediği bildirilmiştir. Ağrı ağrının yavaş yavaş geçeceği hatta tam iyileşmeden tam önce kötüleşebileceğİ hastaya anlatılmalıdır. Bununla birlikte, iyileşme tamamlandığında ağrı hafifler, tendon ve bağlar normal işlevine geri döner. Başarılı bir tedaviden sonra, durumun tekrarlamasını önlemek için bölgeye uygun ayakkabılar ve tabalığa ayrıca günlük esneme egzersizlerine devam edilmesi gerektiği hastaya açıklanmalıdır.

ŞOK DALGA TEDAVİSİ (ESWT)

ESWT (Şok Dalga) Tedavisi Nedir?

ESWT (extracorporeal shock wave therapy) şok dalga tedavisi olarak da bilinir ve vücut dışından, yani cilt yüzeyinden şok dalgalarının kullanıldığı bir tıbbi tedavi yöntemidir. Bu terapi özellikle kas-iskelet sistemi ve üroloji sorunlarının tedavisinde kullanılan bir non-invaziv (cerrahi olmayan) yaklaşımdır. 1990’ların başlarına dayanan bu yöntemin özellikle tendinopatiler, kireçlenmeler ve cinsel işlev bozuklukları gibi çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde etkili olduğu gözlemlenmiştir. Şok dalga tedavisi yüksek enerjili ses dalgalarını hedeflenen bölgeye odaklayarak tedavi etme prensibine dayanır. Bu ses dalgaları özel bir cihaz aracılığıyla oluşturulur ve vücuttaki hedeflenen bölgeye iletilir. Tedavi genellikle bir dizi seanstan oluşur ve her seansta belirli bir şiddet ve frekansta şok dalgaları kullanılır.

ESWT Tedavisi Nasıl Yapılır?

Şok dalga tedavisi bir dizi non-invaziv prosedürü içeren tıbbi tedavi yöntemidir. “ESWT tedavisi nasıl yapılır?” sorusunun yanıtı pek çok kişi tarafından merak edilmektedir. Tedavi süreci değerlendirme ile başlar. Sağlık profesyonelleri hastanın tıbbi geçmişi ve mevcut durumu hakkında bilgi toplar. Daha sonra tedavi uygulanacak bölge belirlenir ve hasta uygun pozisyon alır. Bu aşamada cilt yüzeyine daha iyi bir ses iletimi sağlamak amacıyla jel veya yağ uygulaması yapılır. Tedavi sırasında özel bir cihaz aracılığıyla üretilen yüksek enerjili şok dalgaları hedeflenen bölgeye odaklanır. Bu dalgalar cilt ve diğer yumuşak dokulardan geçer ve belirlenen tedavi bölgesine iletilir. Her seansın süresi ile toplam tedavi sayısı, hastanın durumuna bağlı olarak değişebilir. İşlem sırasında hafif rahatsızlıklar veya kızarıklıklar görülebilir. Fakat bu yan etkiler kısa sürelidir. İyileşme süreci tedavi alınan bölgeye bağlı olarak değişiklik gösterir.

ESWT Hangi Alanlarda Uygulanır?

Şok dalga tedavisi çeşitli tıbbi alanlarda kullanılan bir tedavi yöntemidir. Özellikle fizik tedavi, ortopedi ve üroloji alanlarında tercih edilir. Şok dalga tedavisi uygulanan branşımıza ait durumlar şunlardır:

Kas-İskelet Sistemi Sorunları

Kas ve iskelet sistemi ile ilgili sorunların tedavisinde yaygın olarak kullanılır. ESWT tedavisi ile tenisçi dirseği, tendinit, tendinopati, topuk dikeni,kireçlenme, plantar fasiit ve karpal tünel sendromu gibi durumlar tedavi edilebilir. Kas-iskelet sistemi sorunlarında genellikle ağrı azaltma, inflamasyonu kontrol etme ve dokuları iyileştirme amacı taşır. Yüksek enerjili şok dalgaları hedeflenen bölgeye odaklanarak ağrı sinyallerini engeller, inflamasyonu azaltır ve dokuların iyileşmesini uyarır.

Travma ve Spor Yaralanmaları:

Spor yaralanmaları (özellikle tendon yaralanmaları ve bağ zedelenmeleri) ESWT uygulanabilen alanlardır. Travma ve spor yaralanmalarında genellikle ağrıyı hafifletme, inflamasyonu kontrol etme ve dokuların iyileşmesini hızlandırma amacıyla kullanılır. Yüksek enerjili şok dalgalarının iyileşme sürecini hızlandırıcı etkileri olabilir.

Ortopedik Problemler: 

Ortopedik sorunlar (özellikle eklem kireçlenmesi ve bazı kemik hastalıkları) şok dalga tedavisinin potansiyel olarak etkili olabileceği durumlar arasındadır. Şok dalgalarının hücresel düzeyde iyileşmeyi teşvik etme ve ağrıyı azaltma potansiyeli vardır.

ESWT Tedavisinin Avantajları ve Faydaları Nelerdir?

ESWT’nin sağladığı etki yüksek enerjili şok dalgalarının vücuttaki hedeflenen bölgelere iletilmesi ile başlar. Bu dalgalar hücresel düzeyde değişikliklere neden olarak iyileşme sürecini tetikleyebilir ve ağrıyı azaltabilir. 

Şok dalga tedavisinin avantajları şunlardır:

Non-invaziv Olması: Cerrahi müdahale gerektirmeyen non-invaziv bir tedavi yöntemidir. Hastalar ameliyat riski olmadan tedavi alabilirler. Bu durum pek çok kişi için tercih edilen bir özelliktir.

Ağrısız ve Hızlı Uygulanabilirlik: Tedavi süreci genellikle ağrısızdır ve kısa bir sürede tamamlanabilir. Seanslar birkaç dakika sürer ve hastalar tedavi sonrasında günlük aktivitelerine kısa sürede dönebilirler.

Doğal İyileşmeyi Teşvik Etme: Şok dalga tedavisi vücuttaki doğal iyileşme süreçlerini harekete geçirebilir. Yüksek enerjili şok dalgaları dokuları uyararak kan dolaşımını artırabilir, hücresel onarıma katkıda bulunabilir ve iyileşmeyi hızlandırabilir.

Geniş Uygulama Alanları: ESWT kas-iskelet sistemi sorunlarından, ürolojik sorunlara ve spor yaralanmalarına kadar geniş bir yelpazede uygulanabilir. Bu da farklı sağlık sorunlarına yönelik çok yönlü bir tedavi seçeneği sunar.

Güvenlilik ve Düşük Yan Etki Profili: Şok dalga tedavisi genellikle güvenli bir tedavi seçeneği olarak kabul edilir. İşlem sonrası ağrı ve uygulama sırasında hafif rahatsızlıklar dışında ciddi yan etkiler nadirdir. Bu da birçok hasta için güvenilir bir tedavi alternatifi sunar.

ESWT Hangi Hastalıkların Tedavisinde Uygulanır?

Şok dalga tedavisi bir dizi hastalığın tedavisinde etkili bir anlayış sunar. ESWT ile tedavi edilebilen hastalıklar şunlardır:

Tendinit ve Tendinopatiler: Tendon iltihaplarına ve kronik tendon problemlerine karşı tedavi edici bir etki sağlar. Yüksek enerjili şok dalgaları hedeflenen bölgeye odaklanarak inflamasyonu azaltabilir ve tendon dokularını iyileştirebilir.

Plantar Fasiit ve Topuk Dikeni: Ayak tabanındaki plantar fasiit ve topuk dikeni tedavisi için tercih edilebilir. Şok dalgaları, plantar fasya ve topuk dikeni bölgesindeki ağrılı noktaları hedef alarak iyileşmeyi teşvik edebilir.

Kas-İskelet Sistemi Ağrıları: ESWT kas ve iskelet sistemi ağrılarını yönetmekte etkili olabilir. Yüksek enerjili şok dalgaları ağrıya neden olan inflamasyonu kontrol altına alabilir ve dokuların onarımını uyarabilir.

Spor Yaralanmaları: Şok dalga tedavisi spor yaralanmalarının iyileşme sürecini hızlandırmak için kullanılabilir. Özellikle tendon yaralanmaları ve bağ zedelenmeleri üzerindeki etkileri ile dokuların iyileşmesini teşvik edebilir.

Eklem Kireçlenmesi: Şok dalgaları eklem içindeki iltihaplanmayı azaltıcı etkisi ile eklem hareketliliğini artırabilir ve ağrıyı azaltabilir.

ESWT Tedavi Süreci Nasıldır ve Kaç Seans Uygulanır?

ESWT süreci ve seans sayısı, bireyin sağlık durumuna, hastalığın türüne ve şiddetine göre değişir. Genellikle seanslar kısa süreli olup 5 ile 10 dakika arasında değişir. Bu süre tedavi alanının büyüklüğüne ve şiddetine bağlı olarak ayarlanabilir.

Şok dalga tedavisinin etkinliğini maksimize etmek için bir dizi uygulama önerilir. Tedavi süresi ortalama 3 ile 6 seans arasında değişebilir. Fakat duruma bağlı olarak daha fazla görüşme de gerekebilir. Tedavi aralıkları haftada bir veya iki kez olabilir. Fakat bu da hastanın yanıtına, tedavi edilen sorunun ciddiyetine ve doktorun değerlendirmesine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

ESWT Kimlere Yapılmaz? 

Her durum hastanın özel sağlık koşullarına bağlı olarak değişebilir. Fakat şok dalga tedavisi uygulanamayan bazı hasta profilleri mevcuttur. ESWT yapılamayan durumlar şunlardır:

  • Hamilelik sırasında,
  • Kanama bozukluğu durumunda,
  • Aktif kanser tedavisi sırasında,
  • Enfeksiyon durumlarında,
  • Şiddetli kalp yetmezliği veya ciddi kalp sorunları olanlarda,
  • Kan pıhtılaşma sorunları olan bireylerde.